29 Temmuz 2017 Cumartesi

KESK Ankara Şubeleri OHAL-KHK Rejimini protesto etti.


2016 Temmuz'unda 374 gündür ilen edilen OHAL rejimi kapsamında yapılan haksızlıklara ve hukuksuzluklar dikkat çekmek amacıyla Ocak 2017 dönemşnden bu yana KESK Ankara Şubeler Platformu Cumartesi günleri saat 14'te Basın Açıklaması ve Oturma Eylemi gerçekleştirmektedir. Basın açıklamasının metni aşağıdadır. Basın açıklamasının görüntüleri için Sevgili Mahmut Konuk, Seyri Sokak ve #ozguruz ve KESK Genel Merkezi çekim yapmıştır.  Görüntü linkleri de aşağıdadır. 

"SAYGIDEĞER ANKARA HALKINA, BASINA VE KAMUOYUNA

Siyasal iktidar, 20 Temmuz 2016’da darbe girişimi gerekçesiyle olağan hukuku askıya almış ve birçok anayasal temel hakkın uygulanmasını engellemiştir.  374 gündür uygulanan OHAL kapsamında gelinen aşamada başta emekçiler olmak üzere tüm toplum kesimleri, OHAL’in mağduru konumunda olduğu için OHAL’in sonlandırılmasını talep etmektedir.  OHAL uygulaması sosyo-ekonomik düzeni bozmakta toplumsal olayların nedeni olmaktadır. 35 bini öğretmen, 5.400’ü doktor olan 10 bin sağlık emekçisi, 5 bini hakim ve savcı, 6 bini akademisyen olan yaklaşık 150 bin kamu emekçisi kamusal hizmet üretiminden uzaklaştırılmıştır.  Yüze yakın belediyeye, bin ticari işletmeye kayyum atanmış, binlerce sivil toplum kuruluşu kapatılmış ve yüzlerce medya/basın kurumu engellenmiştir. 
NE DARBE NE OHAL DEMOKRASİ DERHAL

Olağan hukuk yoluyla AKP iktidarının işten atamayacağı yüzbinlerce kişi karanlık hukuk kararnameleriyle (KHK) işten atılmıştır. Bu işsizlik durumu sadece kamu emekçilerine özgün olmayıp OHAL’deki  ekonomik bozulma nedeniyle 700.000 yeni işsizin ortaya çıktığını TÜİK verileri göstermektedir. Bu OHAL KHK uygulamasıyla Türkiye tarihinde  ilk defa kamu emekçisi sayısı azalış göstermiştir. Buradan uyarıyoruz. OHAL’in toplumsal maliyeti her geçen gün artmaktadır. Uğranılan haksızlıklar nedeniyle başta intiharlar olmak üzere, boşanmalar, aile içi şiddet, beyin göçü, işsizlik gibi çok temel kitlesel sorunlar devlet eliyle ortaya çıkarılmıştır ve her geçen gün derinleşmektedir.  
KHK’LER GİDECEK BİZ KALACAĞIZ.

OHAL ve KHK ihraçları karşısında tamamen demokratik yollarla hakkını arayan başta ihraç edilenler olmak üzere tüm yurttaşlara yönelen polis şiddeti yine bir OHAL hukuksuzluğudur. Anayasal bir haklar olan “düşünce ve kanaat hürriyeti (m 25)” “düşünceyi açıklama ve yayma hürriyeti (m 26)” “toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkı (m 34)” başta olmak üzere temel hak ve hürriyetlerini kullanan yurttaşlara karşı orantısız ve tamamen hukuka aykırı bir şekilde saldırı olmaktadır. Gündüz geçerli olan kural gece geçersiz olmaktadır yine bir ilde geçerli olan kural başka bir ilde keyfi bir şekilde geçersiz olmaktadır. Ekipten ekibi, validen valiye temel hak ve hürriyetlerin değeri ve sınırlanması değişmektedir. Hukuk devleti ilkesi güvenlik şeflerinin ve valilerin kararlarıyla ihlal edilmektedir. 
GÜN GELECEK DEVRAN DÖNECEK AKP HALKA HESAP VERECEK

Son dönemde  “tamamen demokratik ve hukuka uygun yöntemlerle uğradıkları haksızlığa karşı” direniş gösteren emekçilere yönelik genel olarak polisin tutumu yine yandaş basının yaklaşımı suçtur. Anayasa gereği “Konusu suç teşkil eden emir hiçbir suretle yerine getirilemez, yerine getiren kimse sorumluluktan kurtulamaz ”Buradan bir kez daha hatırlatıyoruz. Bu suça dahil olanlar hukuk önünde hesap verecektir. Geçen Pazar günü şiddet uygulanarak Güvenpark’ta gözaltına alınan arkadaşlarımız dün itibariyle serbest bırakılmıştır. Siyasal iktidar, toplumun vergileriyle finanse ettiği yandaş medyası ve adeta kindar duygularla hareket eden güvenlikçiler bizim haklı direnişimizi ne durdurabilir ne de sesimizi kısabilir. Bize sosyal ölümü dayatan yaklaşıma karşı dün olduğu gibi bugünde yaşamın yaşatmanın yanındayız. GÖZALTILAR TUTUKLAMALAR BASKILAR BİZİ YILDIRAMAZ.

Siyasal iktidar olağan hukuka aykırı bir şekilde hem işten atmakta, hem KHK’lerle yargı yolunda hesap vermekten kaçmaktadır. Haklarını arayanlara karşı ise ifade edildiği gibi sabah-akşam-gece saldırmaktadır. Kurulan OHAL komisyonunun en önemli işlevi, iktidarı bir dönem daha mahkemelerin önünde hesap vermekten kurtarmak şeklindedir. Kurulan komisyon olağan hukuka uygun değildir. OHAL’in uzatılmasının bir örneğidir. Yapılan hukuksuzlukların kılıfıdır. Yaklaşık 200.000 civarında olduğu belirtilen OHAL mağduru başvurusunun, iktidarın belirlediği 7 kişi marifetiyle çözüm bulması ihtimal dahilinde değildir. Savunma hakkının ihlal edildiği bu sürecin hak ve adalete uygun yürütülmesi mümkün değildir. İşten atılan emekçilerin dosya incelemeleri bu kişiler işlerinde iken yapılmalıdır. Yıllarca kamuda hizmet sunmuş emekçilerin hakkında bir soruşturma yürütülecekse bunun kanunda yolları açıktır. Hukuk dışına daha fazla çıkarak bu sorun çözülemez. İşinden atılan emekçiler derhal işlerine döndürülmelidir suç vb. isnatlar olanlar hakkında olağan disiplin hükümleri uygulanmalıdır. OHAL komisyonu değil olağan hukuk tesis edilmelidir. 
EMEKÇİYİZ HAKLIYIZ KAZANACAĞIZ. İŞİMİZİ GERİ ALACAĞIZ.

Siyasal iktidar “OHAL fırsatçılığı” kapsamında kendisine tebaa olmayan tüm toplum kesimlerini hedefine koymuş ve sonu olmayan bir şekilde ülkeyi sosyo-ekonomik felaketlere sürüklemektedir. Tamamen demokratik yollarla haklarını arayan kamu emekçilerini yandaş kalemşörlerince “suçlu-terörist” gibi göstermektedir. OHAL Kapsamında halkçı ve toplumcu medyanın tüm iletişim yollarını kısıtlayan siyasal iktidar, tarihleri “FETÖ” vb. yaklaşımlarla mücadele ile geçen başta Evrensel, Cumhuriyet, Sendika.org gibi gazetelere/sitelere yönelik baskıları günden güne arttırmaktadır. Türkiye dünyada en çok gazetecinin tutuklu olduğu ülkelerinde başını çekmektedir. Tutuksuz yargılanabilecek onlarca muhalif gazeteci tamamen olağan hukuka aykırı şekilde cezalandırılmaktadır. Buradan Ahmet Şık’ı selamlıyor savunması savunmamızdır diyoruz.
GAZETECİ AHMET ŞIK YALNIZ DEĞİLDİR.

Bitirirken; Siyasal iktidar ve uzantılarını hukuk içine dönmeye, OHAL’i ve Polis şiddetini sonlandırmaya, başta ihraçlar olmak üzere suç uydurarak toplumu kriminalize etmemeye ÇAĞIRIYORUZ. OHAL nedeniyle günden güne derinleşen ekonomik-siyasi krizin faturasını bu halk değil siyasi sorumluları ödeyecektir. Hukuku erteleyerek bir yere varamazsınız, KURTULAMAZSINIZ. Biz KESK’li emekçiler ne dün ne bugün ne de yarın sizin OHAL ve darbe hukukunuzla değil fiili, meşru ve evrensel emek mücadelesiyle yol aldık, mücadele ettik. Etmeye devam edeceğiz.

KAMUYOYUNA VE BASINA SAYGI İLE DUYURULUR.

KESK ANKARA ŞUBELER PLATFORMU"




Emeği geçen Basın Emekçilerine ve Katılımcılara teşekkür eder Gelecek Hafta Cumartesi günü saat 14'te Sakarya Caddesinde Buluşmak dileğiyle. 




28 Temmuz 2017 Cuma

OHAL SAĞLIĞA ZARARLIDIR: 5.400 DOKTOR İHRAÇ EDİLDİ*

TIP İHRAÇLARI İNCELENDİĞİNDE OHAL VE KHK'LERİN 80 MİLYONUN SAĞLIĞINA ZARARLI OLDUĞU GÖRÜLECEKTİR. 

14 Temmuz 2017 tarihinde akşam saatlerinde yayımlanan 692 Sayılı OHAL KHK’si de önceki 11 KHK gibi darbeyle mücadele adı altında insanları işten attı. İhraç KHK’lerinin hiçbirisi meclisin onayına sunulmuş değil. Milli irade diye yeri göğü inleten zevat bu OHAL-KHK’lerini neden meclisin onayından geçirmez? Neden KHK’lere karşı mahkemelerde hak arama yolunu kapatır? Neden kanundan kaçar?  Bir yılda sadece KHK’ler ile ortalama hergün en az 300 kişi işsiz bırakılmıştır. Hiçbiri meclisin onayına sunulmamış, “olağan hukuka aykırı” 11 KHK ile bir yıl içerisinde 106.771 kamu emekçisini ihraç edildi. HSK vb. kurul/kayyum ihraçları bu sayıya dahil değildir. Darbe girişi’nin üzerinden bir yıl geçmesine rağmen kaç bin kamu emekçisinin işten atılma riski ile karşı karşıya olduğu bilinmemektedir. Kamuda iş güvencesini kaldırmayı hedefleyen AKP iktidarı OHAL’de bu imkanı sonuna kadar kullanmak istemektedir.


KHK Yayım Tarihi
KHK Numarası
Toplam İhraç Edilen Sayısı
Darbeden Kaç Gün Sonra İhraç Oldu?
1
27.7.2016
668
1.684
12
2
31.7.2016
669
1.389
16
3
17.8.2016
670
2.692
33
4
1.9.2016
672
50.684
48
5
29.10.2016
675
10.129
106
6
22.11.2016
677
15.647
130
7
6.1.2017
679
8.393
175
8
23.1.2017
683
367
192
9
7.2.2017
686
4.464
207
10
29.4.2017
689
3.974
288
11
14.7.2017
692
7.348
364
SADECE KHK İHRAÇ Toplamı
106.771



“Darbe girişi’nin” ve OHAL başlangıcının üzerinden bir yıl geçti. Askeri darbe girişiminin askeri olmayan sonuçları her ne kadar aksi iddia edilse de 80 milyonu etkileyen boyutlara ulaşmıştır. Sağlık ihraçları 1) tıp eğitimini 2) sunulan sağlık hizmetlerinin niteliğini 3) sağlıkta reel ücret düzeyini 4) kapatılan hastaneler ve kapatılan tıp fakülteleri boyutuyla halk sağlığına doğrudan zarar veren bir uygulama olmuştur. İhraçlar dışında açığa alınan ve kamusal bir hizmet olan sağlığın sunumunu engelleyen OHAL uygulamasının, kaç sağlık personelini hizmetten alıkoyduğu tespit edilebilmiş değildir. Bu konuda Sağlık Bakanlığı’nın da bir açıklaması yoktur.

Sağlık Bakanlığı’ndan sadece KHK’lerle ihraç edilen kişi sayısı 15 Temmuz arife gecesindekiler dahil edilince 7.421 kişi olmuştur. Bu sayıya kapatılan 5 tıp fakültesinin sayıları dahil değildir. Ayrıca kapatılmayıp ihraç veren üniversitelerden de doktor ihraçların olduğu sır değildir. Toplamda kaç sağlık emekçisinin ihraç edildiği tam olarak tespit edilemese de 10 bin kişinin üzerinde olduğu bilinmektedir. Ankara Tabip Odası’ndan verilen bilgiye göre, 14 Temmuz 2017’de ihraç edilenler hariç, sadece ihraç edilen  “doktor” sayısı 5.400 kişinin üzerindedir. Tıp eğitiminin zorluğu ve tıpçı yetiştirmenin güçlükleri ile 5.400 kişinin “olağan hukuka aykırı” şekilde ihraç edilmesi birlikte düşünülünce ortaya korkunç bir tablo çıkmaktadır. Aşağıdaki tabloda farklı KHK’lerle ihraç edilen ve nitelikleri tespit edilen 2.985 doktorun unvanlarına göre dağılımı gösterilmiştir[1]. Kapatılan 5 tıp fakültesi ve diğer hastanelerin doktorları bu tabloda gösterilememiştir. Çünkü kaç bin kişi oldukları ve diğer özellikleri tam olarak bilinmemektedir.

KHK İle Belirtilen Unvanı
Sayısı
Oranı
Tabip
870
29%
Uzman
723
24%
Yardımcı Doçent
416
14%
Doçent
320
11%
Profesör
313
10%
Araştırma Görevlisi
197
7%
Asistan/Başasistan
92
3%
Adli Tıp Uzmanı
30
1%
Öğretim Görevlisi
24
1%
Genel Toplam
2.985
100,00%

En az 5.400 Doktor ihraç edilmiştir. Türkiye’de tüm tıp fakültelerinden yıllık mezun sayısının 10 bin civarında olduğu, Türkiye’ye diğer ülkelerden tıp doktoru istihdamının giderek yoğunlaştığı ve zaten binlerce açığı bulunan mesleğin zorlukları göz önünde bulundurulduğunda tıp ihraçlarının vahameti ortaya çıkmaktadır.  Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası (SES) verilerine göre de “sadece” KHK’ler ile ihraç edilen sağlık emekçisi sayısı 10 bini aşmıştır. OHAL kapsamında 35 hastane de kapatan AKP iktidarı buralarda istihdam edilen binlerce sağlık emekçisinin sağlık hizmeti sunumu kısıtlamıştır. Önemli bir kısmı uzun süreli işsiz kalırken iş bulabilenler de işyerlerinde psikolojik bir baskı altında kalmıştır. Ayrıca sağlık sektöründe cari ücretlerin altında çalışmak zorunda bırakılan sağlık emekçileri özel sektör için yedek işsizler grubu olarak bekletilmektedir. Kamudaki ihraçların genelinin iş bulamadığı OHAL işsizliği durumunun, sağlık emekçileri için daha düşük oranda olduğu ifade edilebilir ancak olağan koşullarda alınacak ücretin çok altında istihdam imkânlarına erişebildikleri görülmektedir.


Kamuda iş güvencesinin KHK’ler ile kaldırıldığı OHAL koşullarında, sağlık hizmetlerinin sunumu ağır darbeler almıştır. İhraçlar nedeniyle kapatılan hastane ve fakülteler dışında birçok anabilim dalında yeterli sayıda nitelikli personel kalmamıştır. İhraçlar nedeniyle hekim başına düşen hasta sayısı artarken ortalama muayene süresi de kısalmıştır. Özellikle kamu ve üniversite hastanelerinde sağlık hizmetlerinin sunumunda ciddi sorunlar yaşanırken sağlık emekçilerinin sorunları ve uğradıkları saldırılar artmıştır. İzmir’de açığa alındığı için intihar eden Dr. Orhan Çetin örneğindeki gibi ihraçlarda ve açığa alınanlarda geri dönülemez sosyal sonuçları olan sağlık ihraçlarının, Türkiye’de sağlık alanında geri dönülemez hasarlar ortaya çıkardığı görülmelidir. Binlerle ifade edilen deneyimli doktorların tıp eğitiminden uzaklaştırılması Türkiye’de sağlık alanının geriletilmesi, piyasalaştırılması ve niteliksizleşmesi ile sonuçlanacaktır. Bu yönüyle OHAL-KHK ihraçları sadece yüzbinlerle ifade edilen ihraç yurttaşların veya milyonlara varan ailelerinin değil bütün toplumun sağlığına zarar vermektedir. 


* Bu yazı Bianet'te 18.07.2017 tarihinde Tıp İhraçları: OHAL 80 Milyonun Sağlığına Zararlıdır başlığıyla yayınlanmıştır. 

[1] Binlerce sayfa içerisinden derlenen bu veriler için emek veren Sayın Muammer Canik’e ve Vedat Bulut’a TEŞEKKÜRLER. 

Kalkınma Bakanının İşsizlik Açıklamasına Dair Açıklama*

Türkiye’de resmi işsizlik verileri her ayın 15’inde veya hafta sonuna denk gelmesi durumunda 15’ini izleyen ilk işgününde saat 10’da TÜİK tarafından açıklanır. Temmuz ayının 15’i hafta sonuna denk geldiği için Nisan 2017 dönemi verileri Pazartesi günü saat 10’da açıklanmış ve bunun üzerine “işsizliğin azaldığına dair” hem resmi hem he özel kanallardan açıklamalar yapılmıştır.  Bu metin sadece Kalkınma Bakanı’nın bu yöndeki açıklamasına dair açıklamadan alıntı yaparak düzeltme denemesi yapacaktır. Sayın Bakanın açıklamasının[1] puntosu koyu olarak aşağıda gösterilmiştir, açıklamaya yapılan açıklamalar ise koyu değildir.  
Sayın Bakan’ın Açıklaması:
“Türkiye İstatistik Kurumu'nun İşgücü İstatistiklerine göre işsizlik oranı Nisan döneminde beklentilerin altında, yüzde 10,5 olarak gerçekleşmiştir. Bir önceki dönemde yüzde 11,7 olan işsizlik oranı 1,2 puan azalmıştır. Ayrıca bir önceki dönemde 3 milyon 642 bin olan işsiz sayısı 3 milyona 287 bine gerilemiştir.”
Açıklamaya Açıklama:
1-         % 10,5 oranı mevsimsel etkilerden arındırılmış oran değildir. Dolayısıyla “önceki” dönemle kıyaslanacaksa bu dönem “Mart 2017” değil, “Nisan 2016” olmalıdır. Bu yönüyle de işsizlik oranı azalmamış aksine artmıştır. Artış oranı da 1,2 şeklinde olup çok yüksek bir artıştır. Aynı şekilde işsiz sayısındaki azalış da metodolojik olarak yanlış kıyaslandığından bir azalış varmış gibi gösterilmiştir. Önceki yıl aynı döneme göre işsiz azalışı değil tam aksine 463 bin kişilik işsiz artışı söz konusu. Dolayısıyla işsizlik oranı ve sayısında azalış değil artış gerçekleşmiştir. Bu artış da tarihsel bir artış olup 2009 krizinin etkisiyle artan 2010 yılı Nisan dönemi sonrası için açıklanan en yüksek işsiz sayısı ve oranıdır.


Sayın Bakan’ın Açıklaması:
“Diğer taraftan mevsimsel düzeltilmiş işsizlik oranında Ocak 2017 döneminden başlayarak dört dönem üst üste düşüş gözlenmiştir. Mevsimsel düzeltilmiş işsizlik oranı bir önceki döneme göre 0,2 puan azalarak yüzde 11,3 olarak gerçekleşmiştir.”
Açıklamaya Açıklama:

Önceki dönemden kasıt Şubat dönemidir. Görece yapılabilir bir yorum olsa da geçen yıl aynı dönem “mevsim Etkilerinden arındırılmış” verilere göre 1,3 oranında (arındırılmamış veri daha az artmış= 1,2) artış varken azalışa değinmek yanıltıcı olabilmektedir.
Sayın Bakan’ın Açıklaması:
“Hükümet olarak ekonomiye yönelik aldığımız önlemler ve attığımız adımlar ile işsizlik, önümüzdeki dönemlerde de azalışını sürdürecektir. Milli İstihdam Seferberliği'nin bundan sonraki dönemde yapacağı katkı bu konudaki iyileşmeyi güçlendirecektir. Mevcut durumda devam eden ve 2017 yılında uygulamaya konulan yeni istihdam teşviklerinin etkisiyle önümüzdeki dönemde istihdam oranında da artışların gerçekleşmesi ve bununla birlikte işsizlik oranlarının aşağıya çekilmesi beklenmektedir. 2017 yılı Haziran ayı işsizlik sigortası verileri işsizlik oranlarında düşüş olabileceğini teyit etmektedir.”
Açıklamanın bu kısmında;
1- İşsizliğin önümüzdeki dönemde azalacağına dair resmi bir veri (İŞKUR, SGK, TÜİK) bulunmamaktadır.
2- Milli İstihdam Seferberliği adı altında kaç kişinin işe yerleştirildiği belli değildir. Bu konuda ne İŞKUR ne de Çalış(tır)ma Bakanlığı resmi bir bülten veya açıklama yapmamıştır. Bu konuda atılan “Tweetler” ile İŞKUR’un sitesi örtüşmemektedir.
3- Sayın Bakan’ın kaynak gösterdiği işsizlik sigortası verileri tam tersine başvuruların son 3 ay içerisinde yeniden arttığını göstermektedir. 2017 yılı içerisinde İşsizlik ödeneği başvuruları aşağıdaki grafikte de gösterildiği üzere artmaktadır.


4 - İŞKUR verileri ile Türkiye Geneli veriler arasında birçok nedenle doğrudan ilişki kurulamaz. Bu nedenle de “teyit” iddiası açıklanmaya muhtaçtır.

Sayın Bakan’ın Açıklaması:
Türkiye ekonomisinde bir önceki yılın aynı dönemine göre 519 bin kişilik ilave istihdam oluşturulmuştur. Son veriler incelendiğinde tarım dışı sektörlerde nispeten güçlü bir iyileşme olduğu gözlenmektedir. İlgili dönemde 2016 yılının aynı dönemine göre istihdam, tarım dışı sektörlerde 550 bin kişi artış kaydetmiştir.
Açıklamanın bu kısmında;
1-  İlave istihdam (519.000) mevsimsel etkiden arındırıldığında daha da azdır. (501.000)
2- Tarım dışı sektörlerde istihdam artışı ibaresi yanıltıcıdır. İnşaat sektörü dışındaki tüm sektörlerin alt sektörlerinde, TÜİK verilerine göre 183.000 kişilik istihdam azalışı yaşanmıştır. Sektörel istihdam değişimini gösterir tablo aşağıdadır. En çok azalış yaşanan sektörler Eğitim, İmalat ve Kamu Yönetimi şeklindedir. Buna karşın en çok artış olan sektörler ticaret, idari destek (çoğunlukla taşeron işçiliğidir) ve inşaat sektörüdür. Eğitim ve Kamu sektöründeki azalışın nedeni OHAL İHRAÇLARIDIR.
3- Sayın Bakan’ın açıklamasında değinmediği bir husus bu 519 bin kişilik artışın 262 bini (Yani % 50,5’i ) kayıtdışı sektörlerde olan bir artıştır. Dolayısıyla 15+ yaş nüfusun 1 Milyon 151 bin kişi, İşgücünün 982 bin kişi arttığı bir ülkede istihdamın hem de yarısı kayıtdışı olacak şekilde 519 bin kişi artması kesinlikle yetersizdir. İmalat sanayi istihdamının azaldığı bir ülkede işgücü piyasası olumsuz eğilimlidir. 



Sayın Bakan’ın Açıklaması:
İşgücüne katılım oranlarındaki artış eğilimi sürmektedir. Nitekim, bir önceki yılın aynı dönemine göre işgücüne katılım oranı 0,7 puan (982 bin kişi) artarak yüzde 52,7'ye yükselmiştir. Özellikle kadınlarda işgücüne katılım oranındaki (0,8 puan) artış dikkat çekicidir. İşgücüne katılım oranlarındaki güçlü artışlarla birlikte işsizlik oranlarında gerilemenin sürmekte olması ekonominin istihdam oluşturma kapasitesinin devam ettiğini göstermektedir.
Açıklamaya Açıklama:
1- Yukarıda da ifade edildiği gibi TÜİK ne de İŞKUR verileri azalan bir işsizliği göstermemektedir. SGK verileri de istihdamda belirtilen düzeyde bir artışın olmadığını göstermektedir.
2- Ekonominin istihdam oluşturma kapasitesi ekonomik büyümenin pozitif yönde olmasına rağmen kayıtdışı istihdamın daha fazla artması ve işgücü artışının % 47’sine yanıt verememesi nedeniyle yetersizdir. Bu nüfus artışı ve işgücüne katılma oranı artışının mass edilmesi için daha nitelikli ve daha çok istihdam altyapısı sunulmalıdır.
Sayın Bakan’ın Açıklaması:
Sanayi sektöründe istihdam bir önceki yılın aynı dönemine göre 9 bin kişi azalırken, hizmetler sektöründe güçlenen artış trendi sürmektedir. Hizmetler sektörü istihdamında (inşaat dâhil) 559 bin kişilik artış kaydedilmiştir.
Açıklamaya Açıklama:
1-       Yukarıda da sektörel azalış ve artışlar ayrıntılı bir şekilde gösterilmiştir. Sanayi sektörünün toplam azalışı 9 bin gibi görünse de alt sektör olan imalatın daha çok azaldığı ifade edilmişti.

Sayın Bakan’ın Açıklaması:
2017 Nisan döneminde genç işsizlik oranı bir önceki döneme göre 1,6 puan düşüş göstermiştir.
Açıklamaya Açıklama:
1-       Türkiye’de genç ve kadın işsizlik oranları tarihinin en yüksek oranlarını göstermektedir. Geçen yılın aynı dönemine göre genç işsizlik oranı çok ciddi düzeyde artış göstermiştir. Genç işsiz sayısı bir yılda 195 bin kişi artmıştır.
Genel
Erkek
Kadın
Nisan
16,0
14,3
19,0
Mayıs
17,4
15,8
20,3
Haziran
19,4
17,4
22,9
Temmuz
19,8
17,2
24,6
Ağustos
19,9
17,0
25,1
Eylül
19,9
16,6
25,6
Ekim
21,2
17,9
27,1
Kasım
22,6
19,2
28,6
Aralık
19,6
17,4
23,7
2016 Yıllık
24,0
21,3
28,8
Ocak
24,5
22,6
28,1
Şubat
23,3
21,5
26,6
Mart
21,4
19,3
25,0
Nisan
19,8
17,2
24,6
Bir Yılda Genç İşsizlik Oranı Artışı
3,8
2,9
5,6




Sayın Bakan’ın Açıklaması:
2017 yılı ilk yarısı itibarıyla gerçekleşen veriler ekonominin beklenenden iyiye gittiğini göstermektedir. Özellikle yılın ilk çeyreğinde yakalanan yüksek büyüme performansının yıl boyunca devam etmesini bekliyoruz. 2017 yılı için hedefimiz olan yüzde 4,4'lük büyüme rakamının üzerine çıkacağımızı tahmin ediyoruz. Aldığımız önlemlerle artan büyümenin istihdama olumlu yansıdığını ve işsizlik oranının daha da aşağılara indiğini önümüzdeki aylarda hep birlikte göreceğiz.
Açıklamaya Açıklama:
1-Ekonomik büyümenin niteliğine göre istihdam yaratması yada yaratmaması olasılıkları kadar nasıl bir istihdam yarattığı da önemlidir.
2- İstihdamsız bir büyüme eğilimine girildiği görülmelidir.
3- Kayıtdışı, ücretsiz aile işçisi, geçici iş ilişkisi (kiralık işçilik), ucuz mülteci, taşeron  vb. eğreti istihdam şekilerinin yaygınlaştığı bir yerde nitelikli büyüme, istihdam ve sosyal güvenlik koşulları oluşamaz.
4- OHAL devam ettiği sürece ekonomi düzlüğe çıkamaz. 2017 yılı içerisinde işsizlik oranı da tıpkı enflasyon oranı gibi duble haneli olacaktır.
Açıklamanın sonucu olarak ülke genelinde azalış gösteren bir işsizlik verisi veya yeterince artış gösteren bir istihdam verisi bulunamamıştır. İşgücü piyasası verilerinin kıyaslanması önceki ay ile değil, önceki yıl aynı dönemdeki veri ile yapılmalıdır.
 * Bu yazı sendika.org sitesinde Kalkınma Bakanı’nın işsizlik verileri: Bulunamamıştır! başlığıyla 21.07.2017 tarihinde yayınlanmıştır. 

Öne Çıkan Yayın

DEM PARTİ MÜŞAHİDİ OL!

  İYİ BİR MÜŞAHİT NE YAPSA DAHA İYİ OLUR   İyi bir müşahit “müşahede altında olan ülkenin” tarihi seçiminde görev alacak sandık kurulu üyesi...