16 Kasım 2018 Cuma

Ekonomik Kriz var 3 Sektörde 1 Milyon Kişi İşten Çıktı

Türkiye, ekonomik nedenlerle erkene çekilen 24 haziran seçimlerinden sonra resmi verilerle türbülansa girdi. Çakılıp çakılmayacağını zaman ve uygulanan politika tercihleri ile göreceğiz. Ancak meşhur hatırlatma ile devam edelim. "Bir soruna neden olmuş zihniyetin  çözüm üretemeyeceği" bilinmelidir. Türkiye AKP politikalarının etkisi ve yönlendirmesiyle krize girmiştir. Gerek borçlanma ve ithalata dayalı modeliyle, gerekse içerde israf yolsuzluk ve yandaşlığın yaygınlaşmasıyla veya "herkesle sıfır sorundan herkesle bol bol sorun siyasetiyle"AKP yaşanan krizi büyütmüştür. Sadece iç dinamiklerle açıklanması yanlış olacak olan bu krizin makinisti AKP'dir. Krizi sadece kur dalgaları üzerinden eksik bir şekilde açıklayan yaklaşımları bir kenara koyarsak bir çok ciddi iktisatçı yapısal krizin yeni başladığını, ekonomik daralmanın derinleşeceğini ifade ediyor. 

Kriz etkilerinin görülmeye başlandığı bir yerde işgücü piyasasıdır. Diğer piyasalara göre kriz etkilerinin daha geriden hissedildiği bu alanda iş kayıpları ve uzun süreli işsizlik oranları alarm düzeyine çıkmaktadır.

TÜİK'in 15 kasım günü açıkladığı Hanehalkı işgücü anketi ağustos dönemi sonuçları krizin emeğe etkilerine işaret etmektedir. Buna göre çalışma çağında 15 yaş üzeri nüfus 60,7 Milyondur. Bu nüfus içerisinde işgücüne katılma oranı (İKO) % 54,3 , istihdam oranı ise 48,3’tür. Kadınlarda bu oranlar AB ve OECD ortalamalarının çok altında sırasıyla % 34,9 ve 29,7’dir. 

Türkiye’de 81 milyon nüfusun 29,3 Milyon kişisi istihdamda olup bu istihdamın % 34’ü kayıtdışı yani sigortasızdır. 3,3 Milyon kişi de ücretsiz aile işçisi olduğundan çalışması karşılığında bir gelir sahibi olanların nüfus içerindeki oranı yüzde 32’dir. Yani yüzde 32 çalışarak yüzde yüzü geçindirmeye çalışmaktadır. 

Geniş tanımlı işsizliğe göre işsiz sayısı artarak 6,3 milyon kişi işsizlik oranı ise % 18 olmuştur. 

İş aramaktan bıkan ve mevsimlik de olsa çalışanların dahil edilmediği dar tanımlı işsizlik oranı yılbaşından bu yana 1,3 puan, işsiz sayısı ise 445 bin kişi artış göstermiştir. 

Ekonomik krizin etkisiyle artan işsizlik en çok gençleri ve kadınları etkilemiştir. 

Genç İşsiz sayısı 1 Milyon 174 bin  kişiye üniversiteli: 1 Milyon 111 bin kişiye yükselmiştir. 

Krizin etkisi bazı sektörlerde açıkça yaşanmaya başlanmıştır. İdari ve Destek Hizmetleri Faaliyetlerinde, Tarımda ve İnşaatta istihdam azalışı 1 milyonu geçmiştir.  İstihdam artışı yaşanan sektörler de kamudan alınan teşvikler ve TYP, staj gibi palyatif müdahaleler sonucunda olmuştur. Ekim ayı sonu itibariyle işsizlik fonundan nemalanan TYP yararlanıcı sayısı 308.158 kişi olmuştur.



Yukarıdaki grafikte görüleceği üzere 490 bin kişilik istihdam artışının önemli bir kesimi kamu yönetimi alanına yapılmıştır. Söz konusu bu istihdamın TYP kapsamında yapıldığı düşülnülmektedir. TYP Kapsamında olmasa bile kamu alanında verimsiz ve üniformalı bir istihdam politikası benimsenmiş durumdadır. Hastanesiz doktorlar ve anabilim dalları varken doktorlara çalışma yasağı getiren bir dünezlemeye onay verenler öretmen açığınıda kapatmak. 





6 Kasım 2018 Salı

Ücret Hariç Herşeye Zam Devam Edecek



TÜİK Ekim Ayı için TÜFE’yi %25,24  olarak Yİ-ÜFE’yi ise %45,01 olarak açıkladı. Son bir yılda fahiş bir şekilde  artan oranlar son 15 yılın en yüksek oranları olarak açıklandı. Damat'ın YEP ve daha sonra TCMB'nin Enflasyon raporu kapsamında açıkladığı oranların üzerinde oranlar gerçekleşti. 
Anlaşılan o ki enflasyon beklentilerin üzerinde gerçekleşmeye devam edecek. Enflasyonla mücadele adı altında yapılan uygulamaların henüz alana yansımadığı da görülüyor. % 10 indirim kampanyası enflasyon sepetine uğramış değil. Enflasyon sepetinde olan 407 mal çeşidinden 328’inin fiyatı artmıştır. 
Üretici fiyatlarındaki fahiş artışın nedeni ham madde ve enerji fiyatlarındaki artış. Elektrik ve Doğalgazdaki fiyat artışının % 80’leri geçmiş olması yakın gelecekte hızla yükselen fiyatların hızla düşmeyeceğini de göstermektedir. 
Enflasyon genel halk kesimlerini hem kira artışları yönüyle çok sıkıntıya sokmaktadır hem de ücretlerin reel olarak azalması ile sonuçlanmaktadır. 
Asgari ücret pazarlığının başlayacağı Kasım döneminde reel kayıp yaşanan 2018’in bir benzeri 2019 yılında yaşanacaktır. 
Asgari ücretlilere enflasyon farkı verilmediği için 2018 yılındaki zam artışları (% 14) ile Enflasyon oranı (% 25) arasındaki % 11’lik reel kayıp asgari ücretlinin cebinden çıkmıştır. 2018 yılı başında 424 dolar olan asgari ücret 6 kasım itibariyle 300 doların altına inmiştir. 2019 yılında reel kayıp yaşanmaması için 1603,12 TL olan asgari ücretin minimum 2.500 bandının üzerine taşınması gereklidir. Şayet asgari ücretli Enflasyona karşı korunacaksa artış % 11+% 25 oranında olmalıdır. Aksi takdirde asgari ücret reel olarak azalmaya devam edecektir. 


Enflasyon en büyük yoksullaştırma aracıdır. Toplumda sınıfsal anlamda en altta olanların canına okur, ekmeğini küçültür. Gelir dağılımında var olan adaletsizlik yüksek enflasyon ortamında daha da adaletsizleşir. Kamu emekçilerine 2019 yılında verilecek zam şimdiden hükümsüz kalmıştır bile. 

Öne Çıkan Yayın

DEM PARTİ MÜŞAHİDİ OL!

  İYİ BİR MÜŞAHİT NE YAPSA DAHA İYİ OLUR   İyi bir müşahit “müşahede altında olan ülkenin” tarihi seçiminde görev alacak sandık kurulu üyesi...