Türkiye OHAL karanlığında (gölgesinde değil yani) bir baskın seçime sokuldu. Allahın lutfu darbesinden sonra bu lutfun da ötesinde bereketli sonuçları olan OHAL ile 720 günü geride bıraktık. Bu arada bir referandum ve genel seçimler yapıldı. Malumunuz olduğu üzere 24 haziran seçimleri "ilklerin yaşandığı" bir seçim oldu. İttifak, sandık ve seçmen taşıma başta olmak üzere seçim çevrelerinin yeniden düzenlenmesine kadar tüm seçim düzenlemeleri AKP'nin tek başına vekil çoğunluğunu alması üzerine kuruldu. Ama HDP'nin tüm müdahalelere rağmen barajı aşması yeni bir durum olarak mecliste azınlık konumunda bir AKP ile sonuçlandı. Ancak yeni Türkiye'de, parlamentonun kapsamı ve işlevi anayasal rejimin askıya alındığı KHK düzeniyle, bu sonucun çok da ehemmiyeti kalmamış gibi. Son 3 günde çıkarılan 5 KHK göstermektedir ki uzunca bir süre "hukukun üstünlüğü ve önceliği" sadece milletvekili yeminlerinde bir kavramdan ibaret olarak kalacak.
Bugün AKP genel başkanının yemininde de ifadesini bulan "Hukukun üstünlüğü ibaresi" dünkü KHK ile 18 bin 632 kişinin ihracı ile bir kere daha anlamını bulmuştur! Hukukun üstünlüğünden herkesin aynı şeyi anlamadığı anlaşılmalıdır artık. Pazartesi akşamının geç saatlerinde açıklanan yeni kabinenin "sürpriz" mensuplarının şaşkınlığı ile ortaya çıkan durum genel seçim sonuçlarının da artık çok bir öneminin olmadığı yönündedir.
Yeni kabinede açıklanan 16 Bakanın yarısından çoğunu, seçmenler bu sabaha kadar adını bile duymamıştır. Her 4 bakandan biri Trabzon'ludur. AKP Genel Başkanı ile akrabalık bağı olan bir kişiye Hazine ve Maliye Bakanlığı teslim edilmiştir. Genel kurmay başkanı üniforması üzerindeyken bakan olarak "atanmıştır". Bunun gibi birçok başlıkta tartışmalı olacak bu düzenin en riskli sonucu, kendileri de işletme sahibi olan bakanların durumudur. Çok acil bir şekilde mal varlıkları açıklanmalı ve bakanlıkları sürecinde kamusal imkanlar kullanarak haksız zenginleşmelerinin ve ilgili bakanlıklar kapsamında ihalelerin, kendileriyle "iltisaklı" firmalara gitmesinin önü alınmalıdır. Özellikle vekil olmayan bakanların, hukuken vekil olmalarının önünde bir engel olup olmadığı kamuoyuna duyurulmalıdır.
Yeni kabinenin günden güne kötüleşen ekonomik duruma, hata yapmadan olumlu yönde müdahalesi çok güç görünmektedir. Hukuk egemenliğinin terk edildiği bu ülkede, temel emek gücünün kamuda ihraç ve mobing altında; özelde de düşük ücret, kayıtdışılık ve işçi cinayetleri altındaki koşulları üretken bir toplum olmayı engellemektedir. Dün sabahki ihraçlar kapsamında tıp profesörlerinin ihraç edildiği bir ülkede ekonominin başına Daron Acemoğlu :) gelse işe yaramaz!!! Çünkü ekonomide yaşanan krizin en temel nedenleri siyasal irrasyonalite. İçte ve dışta frensiz çatışma dili, terkedilen anayasal hukuki düzen ekonominin altını oymaktadır. Çorlu'daki trenin raydan çıkması ve canlarımızın bu nedenle yaşamını yitirmesi ve yaralanması altı oyulmuş rayların varlığındandır. "Türkiye treninin" üzerinde yol aldığı rayın altı, siyasal iktidarın ekonomik-politik tercihleri ile günden güne oyulmaktadır. Herkesin içinde olduğu bu trenin tadilatı için 24 haziran fırsatı kaçırılmıştır. Ülkemize geçmiş olsun. Hepimizin başı sağolsun. Sabır ve emekle bu günlerin aşılacağına inanıyorum ama bu inancın ve emeğin kollektifleşmeden sonuç alınamayacağını da biliyorum artık.
Bitirirken aşağıdaki tabloyu bilgilerinize sunayım. Yeni ve eski bakanlık isimleri arasındaki kıyaslamaya baktığımızda bakanlık isimlerinde giden ve gelen kelimelerin tablosu aşağıdadır. Her ne kadar eski bir söz "tebeddülü esma ile hakikat tebeddül etmez" demişse de başka bir söz de "gelen giden aratır" demiştir. Cümlemize virgül olsun bu tablo;
Kelime farkından mıdır? Londra'ya giden ama bakan olamayan Mehmet Şimşek'ten midir? Yoksa Dış mihraklardan mı bilemem ama Sayın Erdoğan yemin ettikten sonra 10 Kuruş Artan dolar kuru, Kabine açıklandıktan sonra 10 Kuruş daha artmıştır. Temennim odur ki; lafla bile olsa peynir ihracatının artması, enflasyon, faiz ve döviz kuru değerlerinin düşürülmesidir. Ne de olsa "büyük sıçrama hamlesinin" önündeki tüm bürokratik engeller kaldırılmış oldu artık! 150 yıllık esaret bitti! "Bin yıl sürecek" daha uzun bir dönem başlıyor şimdi.