2 Temmuz 2017 Pazar

KESK Ankara'da İhraçları ve OHAL'i Protesto etti

20 Temmuz 2016 tarihinde başlayan OHA-l toplum zararlısı bir uygulama olmuştur. 1 Eylül 2016 tarihinden bu yana KHK'ler ile ihraç edilen sayısı 100.000LERCE kişiye ULAŞMIŞTIR. Binlerce kamu emekçisi ihraç edilme korkusuyla mobing altındadır... OHAL KAPSAMINDA 2.000 ENGELLİ İHRAÇ İHRAÇ EDİLMİŞTİR. DEMOKRATİK YOLLA İŞİNİ TALEP EDEN ihraçlara Başta "Yüksel" olmak üzere ÜLKE GENELİNDE YÖNELEN ŞİDDETİ saldırılmaktadır. 

OLAĞAN HUKUKU ERTELEYEREK, HUKUK DIŞINA ÇIKARAK HESAP VERMEKTEN KANUNDAN KAÇANLARA KARŞI KESK CUMARTESİ GÜNLERİ ALANDADIR. 


Her hafta saat 14'te Ankara Sakarya Caddesinde OHAL'e ve İhraçlara Hayır Demek için toplanan KESK'li Kamu emekçileri 1 Temmuz 2017 tarihinde de basın açıklaması ve oturma eylemi yaptı. Basın açıklamasını dönem sözcülüğü adına Tüm-Belsen Ankara Şube Yöneticisi Sayın İsmail Kaygusuz yaptıktan sonra SES üyesi Veli Saçılık açlık grevinde 115. günü dolduran Nuriye Gülmen ve Semih Özakça'nın durumu ve talepleri hakkında bilgi verdi.  Basın açıklamasının tam metni ve görüntüleri aşağıdadır. 

" Değerli Basın Emekçileri

Başta 115 gündür bedenlerini ışığa dönüştürerek adalet sadece adalet diyen Nuriye GÜLMEN ve Semih ÖZAKÇA’nın bu soylu direnişini, bu yere göğe sığmaz çığlıklarını bir kez daha saygıyla selamlamayı bir borç biliriz. Ve bu İnsanlık Değerleri, hükümet yetkililerince duyulup, bu arkadaşlarımızın talepleri karşılık buluncaya kadar bir yanımız hep yaralı kalacaktır. Ve buradan bir kez daha yetkililere sesleniyoruz: bu Arkadaşlarımız, her geçen saniye ölüme bir adım daha yaklaşıyorlar. Bu Arkadaşlarımızın yaşamları sizin iki dudağınız arasındadır. Aksi takdirde Arkadaşlarımızın yaşamları ile ilgili yaşanacak olan her olumsuzluğun sorumlusu sizler olacaksınız. Nasıl ki gece yarısı KHK’siyle bu arkadaşlarımızı sorgusuz-sualsiz işten attıysanız, isterseniz bir KHK ile bu arkadaşlarımızı ve tüm ihraç edilen kamu emekçilerine işlerini iade edebilirsiniz.  

Aylardır biz bu sokaklarda adalet arıyoruz,  yalnızca biz kamu emekçileri değil, bu ülkenin tüm ezilenleri, sömürülenleri, mazlumları adalet arıyor. Şiddete, tacize ve tecavüze uğramış kadınları adalet arıyor, Tarikat yurtlarında tecavüze uğrayan ve yakılarak öldürülen çocukların anne ve babası adalet arıyor, Berkin Elvan’ın Ali İsmail Korkmaz’ın, Ceylan Önkol’un annesi babası adalet arıyor. Bundan tam 24 yıl önce, Sivas Madımak’ta sadece semah dönüp, türkü söyledikleri için yakılan canlarımızın anneleri, babaları, çocukları kardeşleri adalet arıyor. Grevi yasaklanan işçi adalet arıyor, LGS de geleceği çalınan öğrenciler adalet arıyor. Doğanın tahrip edilmesine karşı Köylüler adalet arıyor. Köyleri yakılanlar, köylerinden göçertilenler adalet arıyor. Ataması yapılmayan öğretmenler adalet arıyor. Soma’da ve nice iş cinayetlerinde ölen işçilerin aileleri adalet arıyor. KPSS de geleceği karartılan işsiz gençler adalet arıyor. Çocukları gözaltında kaybedilen Cumartesi anneleri adalet arıyor.

Değerli Basın Emekçileri;
İnsanlık adalet arıyor, yaşam hakkı adalet arıyor, doğa adalet arıyor. İnsanlıktan yana ne varsa adaletsizliklerle boğulmuş adeta nefes alamaz hale gelmiştir. Bu ülkede bir avuç vurguncu, talancı ve yalancı dışında emeğiyle geçinen tüm herkes adalete aç, adalete muhtaç hale getirilmiştir. Adaletsizliğin temel yasası tüm haksızlıkların hukuksuzlukların üstünün kapatılmasıdır. Özgürlük diyen, hakkımı istiyorum diyen, emeğimin karşılığını istiyorum diyen, demokrasi diyen herkes ama herkesin sesini bastırmak için, kapitalist sistemin temel yasasıdır Adaletsizlik, Adalet demek bu ülkede en büyük bir suç haline gelmiştir. Evet, adaletsizlik ezenlerin zulmedenlerin ve sömürenlerin yegâne silahıdır.

Türkiye’de OHAL ve KHK rejimi darbe girişimi gerekçesiyle kurumsallaştırılmıştır. Gelinen aşamada darbeyle darbe girişimiyle ilgisi bulunmayan başta 3.249 KESK’li olmak üzere binlerce kamu emekçisi adaletsiz bir şekilde terorize edilmiştir. Darbe girişiminden yüzlerce gün sonra kamu emekçileri hukuka ve ahlaka aykırı bir şekilde işten atılmıştır. Haklarını hem mecliste hem de mahkemelerde aramalarının yolları kapatılmıştır. Her türlü demokratik hak arama yolu şiddetle bastırılmaya çalışılmaktadır. Dün Ankara’da Nuriye ve Semihe destek amacıyla en temel haklarını kullanan zor kullanılarak 11 kişi gözaltına alınmıştır.

Değerli basın emekçileri

İZMİR Dokuz Eylül Üniversitesi Rektörlüğü, Ankara’nın İbiş’inden geri kalmamak adına Ocak 2016’da, ’Bu suça ortak olmayacağız’ başlıklı bildiriye imza attıkları gerekçesiyle, Prof. Dr. Cem Terzi’nin de aralarında bulunduğu 12 akademisyeni açığa almıştır. Bir buçuk yıl sonra bir dünyaya akademik rüştünü ortaya koymuş değerli akademisyenlerimiz bir imza nedeniyle işlerinden alı konulmuştur.

Sonuç olarak Adalet ülkemizin en temel ihtiyacı haline gelmiştir. Yaşanılır bir ülke, çocuklarımızın geleceği için şimdi adalet diyen tüm güçlerle bir araya gelme zamanıdır. 15 Haziran da Ankara’dan başlayan “ adalet “ yürüyüşüne bu anlamda değer veren KESK, bu yürüyüşte yerini almış 30 Haziran 2017’te kitlesel katılım göstermiştir. KESK bundan sonra da fiili ve meşru her yolla Adalet arayışına devam edecektir. Basın açıklamamızı bitirirken hepinizi Nuriye ve Semih’in sesini duymaya davet ediyoruz. Ayrıca yarın Kolej meydanında saat 18’de gerçekleştireceğimiz Sivas anmasına çağırıyoruz. Kamuoyuna saygıyla duyurulur. 
1 Temmuz 2017
                                                                   
                                                      KESK Ankara Şubeler Platformu Dönem Sözcülüğü"

Basın açıklamasının görüntülerini izlemek için lüften Tıklayınız  Görüntüler için Mahmut Konuk'a teşekkür ederiz.


Hiç yorum yok:

Öne Çıkan Yayın

DEM PARTİ MÜŞAHİDİ OL!

  İYİ BİR MÜŞAHİT NE YAPSA DAHA İYİ OLUR   İyi bir müşahit “müşahede altında olan ülkenin” tarihi seçiminde görev alacak sandık kurulu üyesi...