20 Temmuz 2016 tarihinde başlayan OHA-l toplum zararlısı bir uygulama olmuştur. 1 Eylül 2016 tarihinden bu yana KHK'ler ile ihraç edilen sayısı 100.000LERCE kişiye ULAŞMIŞTIR. Binlerce kamu emekçisi ihraç edilme korkusuyla mobing altındadır... OHAL KAPSAMINDA 2.000 ENGELLİ İHRAÇ İHRAÇ EDİLMİŞTİR. DEMOKRATİK YOLLA İŞİNİ TALEP EDEN ihraçlara Başta "Yüksel" olmak üzere ÜLKE GENELİNDE YÖNELEN ŞİDDETİ saldırılmaktadır.
OLAĞAN HUKUKU ERTELEYEREK, HUKUK DIŞINA ÇIKARAK HESAP VERMEKTEN KANUNDAN KAÇANLARA KARŞI KESK CUMARTESİ GÜNLERİ ALANDADIR.
OLAĞAN HUKUKU ERTELEYEREK, HUKUK DIŞINA ÇIKARAK HESAP VERMEKTEN KANUNDAN KAÇANLARA KARŞI KESK CUMARTESİ GÜNLERİ ALANDADIR.
Her hafta saat 14'te Ankara Sakarya Caddesinde OHAL'e ve İhraçlara Hayır Demek için toplanan KESK'li Kamu emekçileri 1 Temmuz 2017 tarihinde de basın açıklaması ve oturma eylemi yaptı. Basın açıklamasını dönem sözcülüğü adına Tüm-Belsen Ankara Şube Yöneticisi Sayın İsmail Kaygusuz yaptıktan sonra SES üyesi Veli Saçılık açlık grevinde 115. günü dolduran Nuriye Gülmen ve Semih Özakça'nın durumu ve talepleri hakkında bilgi verdi. Basın açıklamasının tam metni ve görüntüleri aşağıdadır.
" Değerli Basın Emekçileri
Başta
115 gündür bedenlerini ışığa dönüştürerek adalet sadece adalet diyen Nuriye
GÜLMEN ve Semih ÖZAKÇA’nın bu soylu direnişini, bu yere göğe sığmaz
çığlıklarını bir kez daha saygıyla selamlamayı bir borç biliriz. Ve bu İnsanlık
Değerleri, hükümet yetkililerince duyulup, bu arkadaşlarımızın talepleri
karşılık buluncaya kadar bir yanımız hep yaralı kalacaktır. Ve buradan bir kez
daha yetkililere sesleniyoruz: bu Arkadaşlarımız, her geçen saniye ölüme bir
adım daha yaklaşıyorlar. Bu Arkadaşlarımızın yaşamları sizin iki dudağınız
arasındadır. Aksi takdirde Arkadaşlarımızın yaşamları ile ilgili yaşanacak olan
her olumsuzluğun sorumlusu sizler olacaksınız. Nasıl ki gece yarısı KHK’siyle
bu arkadaşlarımızı sorgusuz-sualsiz işten attıysanız, isterseniz bir KHK ile bu
arkadaşlarımızı ve tüm ihraç edilen kamu emekçilerine işlerini iade
edebilirsiniz.
Aylardır
biz bu sokaklarda adalet arıyoruz,
yalnızca biz kamu emekçileri değil, bu ülkenin tüm ezilenleri, sömürülenleri,
mazlumları adalet arıyor. Şiddete, tacize ve tecavüze uğramış kadınları adalet arıyor,
Tarikat yurtlarında tecavüze uğrayan ve yakılarak öldürülen çocukların anne ve
babası adalet arıyor, Berkin Elvan’ın Ali İsmail Korkmaz’ın, Ceylan Önkol’un annesi
babası adalet arıyor. Bundan tam 24 yıl önce, Sivas Madımak’ta sadece semah
dönüp, türkü söyledikleri için yakılan canlarımızın anneleri, babaları,
çocukları kardeşleri adalet arıyor. Grevi yasaklanan işçi adalet arıyor, LGS de
geleceği çalınan öğrenciler adalet arıyor. Doğanın tahrip edilmesine karşı
Köylüler adalet arıyor. Köyleri yakılanlar, köylerinden göçertilenler adalet arıyor.
Ataması yapılmayan öğretmenler adalet arıyor. Soma’da ve nice iş cinayetlerinde
ölen işçilerin aileleri adalet arıyor. KPSS de geleceği karartılan işsiz
gençler adalet arıyor. Çocukları gözaltında kaybedilen Cumartesi anneleri
adalet arıyor.
Değerli
Basın Emekçileri;
İnsanlık
adalet arıyor, yaşam hakkı adalet arıyor, doğa adalet arıyor. İnsanlıktan yana
ne varsa adaletsizliklerle boğulmuş adeta nefes alamaz hale gelmiştir. Bu
ülkede bir avuç vurguncu, talancı ve yalancı dışında emeğiyle geçinen tüm
herkes adalete aç, adalete muhtaç hale getirilmiştir. Adaletsizliğin temel
yasası tüm haksızlıkların hukuksuzlukların üstünün kapatılmasıdır. Özgürlük
diyen, hakkımı istiyorum diyen, emeğimin karşılığını istiyorum diyen, demokrasi
diyen herkes ama herkesin sesini bastırmak için, kapitalist sistemin temel yasasıdır
Adaletsizlik, Adalet demek bu ülkede en büyük bir suç haline gelmiştir. Evet,
adaletsizlik ezenlerin zulmedenlerin ve sömürenlerin yegâne silahıdır.
Türkiye’de OHAL ve KHK rejimi
darbe girişimi gerekçesiyle kurumsallaştırılmıştır. Gelinen aşamada darbeyle
darbe girişimiyle ilgisi bulunmayan başta 3.249 KESK’li olmak üzere binlerce
kamu emekçisi adaletsiz bir şekilde terorize edilmiştir. Darbe girişiminden
yüzlerce gün sonra kamu emekçileri hukuka ve ahlaka aykırı bir şekilde işten
atılmıştır. Haklarını hem mecliste hem de mahkemelerde aramalarının yolları
kapatılmıştır. Her türlü demokratik hak arama yolu şiddetle bastırılmaya
çalışılmaktadır. Dün Ankara’da Nuriye ve Semihe destek amacıyla en temel
haklarını kullanan zor kullanılarak 11 kişi gözaltına alınmıştır.
Değerli basın emekçileri
İZMİR Dokuz Eylül Üniversitesi
Rektörlüğü, Ankara’nın İbiş’inden geri kalmamak adına Ocak 2016’da, ’Bu suça
ortak olmayacağız’ başlıklı bildiriye imza attıkları gerekçesiyle, Prof. Dr.
Cem Terzi’nin de aralarında bulunduğu 12 akademisyeni açığa almıştır. Bir buçuk
yıl sonra bir dünyaya akademik rüştünü ortaya koymuş değerli akademisyenlerimiz
bir imza nedeniyle işlerinden alı konulmuştur.
Sonuç
olarak Adalet ülkemizin en temel ihtiyacı haline gelmiştir. Yaşanılır bir ülke,
çocuklarımızın geleceği için şimdi adalet diyen tüm güçlerle bir araya gelme
zamanıdır. 15 Haziran da Ankara’dan başlayan “ adalet “ yürüyüşüne bu anlamda
değer veren KESK, bu yürüyüşte yerini almış 30 Haziran 2017’te kitlesel katılım
göstermiştir. KESK bundan sonra da fiili ve meşru her yolla Adalet arayışına
devam edecektir. Basın açıklamamızı bitirirken hepinizi Nuriye ve Semih’in
sesini duymaya davet ediyoruz. Ayrıca yarın Kolej meydanında saat 18’de
gerçekleştireceğimiz Sivas anmasına çağırıyoruz. Kamuoyuna saygıyla duyurulur.
1
Temmuz 2017
KESK Ankara Şubeler Platformu Dönem
Sözcülüğü"
Basın açıklamasının görüntülerini izlemek için lüften Tıklayınız Görüntüler için Mahmut Konuk'a teşekkür ederiz.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder