Seçim meselesi ile demokrasi arasında hep bir bağlantı olduğu iddia edilir. Demokrasi olmadan seçim olmayacağı gibi özgür seçimler olmadan demokrasinin de olmayacağı hep söylene gelir. Kısa bir değerlendirme ile ifade etmek gerekirse; "Temsili Demokrasi, iktidarın özgür seçimlerle el değiştirme olasılığının mümkün olmasıdır." 2017 Referandumu ile getirilen rejim ve OHAL bu olasılığın imkanlarını azalttı. 24 Haziran seçimleri bu imkanların azaldığı koşullarda dayatıldı.
Memleket OHAL'de sürüklendiği seçimden süratli bir şekilde çıktı. Ama tarihi sonuçları olan bir seçim oldu. AKP-MHP ittifakının baştan beri planladığı birçok aşama istedikleri gibi gitmedi. Ama tüm tersliklere rağmen ikisi de hak etmedikleri kadar iyi sonuçlar aldılar. Sonuçlara geçmeden önce;
- Bir kez daha vurgulayalım "Secim OHAL koşularında yapıldı".
- Secim kararından hemen önce ülkenin en büyük medya grubu el değiştirdi.Medya tek ses oldu
- 3.Büyük Partinin Adayı cezaevinde tutuldu. Herhangi bir şekilde propaganda yaptırılmadı.
- Önceki seçimlerden farklı olarak içişleri ve adalet bakanları istifa etmedi. Kendileri de aday olan bu şahıslar devlet imkanlarını sonuna kadar kullandı.
- Seçim kanunlarındaki değişiklikler Anayasaya aykırı şekilde ilk seçimde uygulandı. Toplumun çoğunluğu "ittifak oylarının nasıl dağıtıldığını" halen bilmiyor.
- Garip bir şekilde 144.000 seçmen taşınmasına karar verildi. İnsanlar kilometrelerce yürüyerek oy kullanmaya gitti.
- İktidar dışında tüm partilerin standları, otobüsleri,büroları,binaları saldırıya uğradı.
- Özetle muhalefet partileri "devlet partisi ile" girdikleri secimi kaybetti. "Devlet partisi" seçimlere 2 hafta kala açık bir şekilde 12 milyon emekliye 1.000 lira verdi. Bir kere daha vereceğini de vaat etti. Bunun gibi belediyeler eliyle "beyaz eşya dağıtımından" tutun, SYDV ve İŞKUR kapsamında yaklaşık 5 milyar TL "sadece seçim döneminde dağıtıldı."
Bu kapsamda siyaset finansmanı meselesi demokrasinin en en hassas konusudur. Siyasetin Türkiye'de nasıl finanse edildiği hala şeffaf olmayan bir başlıktır. Son seçimde iyice karmaşıklaşmıştır. Yine Siyasi partilere "devlet yardımı" alan ve almayan partiler arasındaki uçurum başka bir çalışmanın konusudur.
Seçimin niceliksel sonuçları ise şu şekilde özetlenebilir;
AKP açısından;
- 1 Kasım seçimlerine göre yaklaşık % 7 oranda oy ve vekil sayısı artışına karşın 22 vekil sayısı azalışı olmuştur. 2,6 Milyonluk yeni seçmen artışına karşın AKP'deki oy azalışı 2,3 Milyon kişi olmuştur.
- AKP mecliste azınlık konumuna düşmüştür. Bunun sonucunda yürütmede Bakan olacak kişiler çoğunlukla seçimle gelmemiş kişilerden olacak veya AKP dışındaki partilere teklif götürülecek.
- Gittikçe derinleşen ekonomik krizin siyasal sorumluluğu yine Erdoğan ve AKP'ye kalmış olacak.
- Seçim stratejisi tüm imkanlara rağmen tutmadı. 1) İYİ Parti seçimlere girdi. 2) Saadet Cumhur İttifakına Dahil olmadı. 3) HDP baraj altında bırakılamadı. Aslında baskın seçimin en temel hedefleri bunlardı. HDP'nin barajı aşması, AKP'nin tek parti iktidarı için baraj olan 300+1 barajının altında kalmasını beraberinde getirdi.
- Özetle 23 Haziran'a göre erkenden seçimden parti olarak en çok kaybeden AKP'dir. Aday olarak gösterilen Tayyip Erdoğan zaten Cumhürbaşkanı idi buna karşın mecliste çoğunluktular. Bu durumu 18 ay önceden terk etmiş oldular.
CHP açısından;
- CHP'de 1 Kasım seçimlerine göre yaklaşık % 2,7 oranında ve 760 bin civarında oy azalışı yaşamıştır. Ancak AKP'den farklı olarak vekil sayısını 12 vekil arttırmıştır.
- CHP'deki oy kaybına rağmen vekil artışı millet ittifakının en büyük ortağı olması ile açıklanabilir. Saadet ve İYİ partinin Millet İttifakına getirdiği oylar birçok ilde CHP'ye vekil olarak yansımıştır. Örneğin Adıyaman'da HDP oylarını % 15'in üzerine çıkarmasına rağmen vekillik % 12 alan CHP'ye gitmiştir.
- CHP Mecliste ana muhalefet konumunu korumuştur ancak M. İnce'nin % 30'un üzerinde oy almış olması ve CHP'nin oy oranlarında ifade edilen düşüş CHP'de "koltuk tartışmalarını" başlatmış durumdadır. CHP'nin iç gündemi ile ülkenin genel gündemi her zaman örtüşmemektedir.
- CHP'nin 1. Parti olduğu iller (6); Muğla, Aydın, İzmir, Kırlareli, Tekirdağ, Edirne'dir. Dersim ve Çanakkale Muharrem İnce'ye en çok oyu vermesine rağmen CHP 2. parti olmuştur.
- Ankara Özelinde CHP 1. Bölgede 1. Partidir. Ancak CHP'de olan Yeni Mahalle Belediyesinde 2. Parti olmuştur.
HDP açısından;
- HDP'nin barajı aşıp aşmayacağına göre Türkiye'nin tekçiliğe savrulacağı düşünülüyordu. HDP; Türkiye'nin 69 ilinde 1 Kasıma göre oylarını arttırdı. Toplam oy artışı 720 bini geçti. Vekil artışı ise 1 Kasıma göre 8 oldu.
- HDP'nin ittifak dışı tutulması nedeniyle ve ittifak sistemi sonucu HDP'ye ait bazı vekillikler diğer partilere kaymıştır. HDP daha fazla oy almasına rağmen ittifak ve d'hont sistemi nedeniyle aşağıdaki illerde birer vekil açıkça başka partilere kaymıştır. Ayrıntılı analizle bu illerin daha çok olduğu tespit edilebilir.
- Adıyaman,
- Erzurum,
- Gaziantep,
- Tüm baskı ve saldırılara rağmen hem HDP hem de Cumhurbaşkanı Selahattin Demirtaş 3. olmuştur.
- HDP seçmenlerinin önemli bir kısmı Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde M.İnce'yi desteklemiştir. Örneğin İstanbulda HDP'ye oy veren sayısı 1 milyon üzerinde iken Demirtaş'a oy veren sayısı 600 bin civarında olmuştur.
- HDP'nin 1. olduğu bölge illerinde HDP ile Demirtaş arasında bariz bir oy farkı olmazken Tunceli örneğindeki gibi bazı yerlerde HDP 1. parti olmasına rağmen İnce 1. olmuştur.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder