Van’ın sokakları son bir haftadır bayram yoğunluğu ile taşıyordu.
Kaldırımlarda yürümek, geceleri bir yerde oturmak bile güçleşti bazen... İnsanların
alış-veriş heyecanı ve özellikle çocukların bayramlıklara bakışı ve
mutlulukları görülmeye değerdi. Bu nedenle bile çocuklar için bayramlarla dolu
bir dünya dilemek her vicdan sahibinin gayesinde olmalıdır. Ancak maalesef tüm
çocuklar için dünya bayram yeri değil başta yerinden edilmiş mülteci çocuklar
olmak üzere, göç ettirilen, çocuk işçi olarak çalıştırılan ve en yaygın şekliyle
yoksulluk içinde yaşayan çocuklara bayram çok uzakta. Hayır hasenat işlerine
buralardan başlamayanları ise ilgili yerlere havale ediyorum.
Bayram geçici ama “insanlık krizi” kalıcı görünüyor. Bu yazıda Türkiye’deki
gelecek kuşakların ne kadar risk altında olduklarına dair verileri sunmaya
çalışacağız. Bilindiği üzere krizde olan Türkiye ekonomisi, Saray Rejimi’nin 24
Haziran seçimleri sonrasındaki politikaları nedeniyle çok boyutlu ve daha derin
bir krize girmiştir. Sadece bir yıl içerisinde aşağıdaki her şey gerçekleşti. Sadece
ekonomik boyutuyla baksak bile bu iklimde bayramın tadı kaçmış durumda.
- Türkiye’de Resmi işsiz sayısı bir yılda 1,4
milyon kişi arttı. 811 bin kişi işini kaybetti. İşsiz sayısı cumhuriyet
tarihinin rekorunu kırdı. Yani bu yıl üniversite mezunu olmak kadar
talihsiz bir durum olamaz. Bu durumda hayat nasıl bayram olacak?
- Türkiye’de enflasyon oranı Tüketiciler için % 10-11
bandından % 19-20 bandına, üreticiler için ise % 13-15 bandından % 28-30
bandına yükseldi. Ne yurttaşlar ne sanayici, çiftçi veya her kim ki bir
şey üretmek istiyorsa bu zam bayramından muaf değil. Maliyet enflasyonu
tüm hanelere ve işletmelere yağmur gibi zam yağdırmaktadır.
- Türkiye ekonomisi geçen ramazandan bu ramazana
daha belini doğrultamadı. GSMH 2018 yılının 3. Çeyreğinde (% 1,8) son
çeyreğinde (% - 3) daraldı. 2019 yılının ilk çeyreğinde ise büyüme yine
negatif (-2,6) oranında oldu. Bu eğilimin 2019’un diğer çeyreklerinde de
devam edeceği tahmin ediliyor. Bu durumda kişi başına düşen gelir 10.500
bandından 8.500 bandına düşecek gibi. Gelir dağılımda adaletsizlik bu 8500
dolarında eşit dağılmadığını göstermektedir.
- Dolar kuru 4,50-4,60 bandından 6,00 bandına
yükselmiştir. (bu süreçte 7,24 seviyesine bile çıkmıştı.) Ülkede her şey
“dolere” olmuş durumda. Dolarizasyon oranı % 55’e yükseldi.
Türkiye’nin yurttaşları
ne AKP’ye ne de Türk Lirasına güvenmiyor. Yurttaşlar emeklerini, birikimlerini
muhafaza etmek için TL dışındaki dövizlerde tutuyor. AKP’nin TL’yi
değersizleştiren politikaları dolarizasyonu teşvik ediyor. Bu durum yüksek
faizli ve yatırımsız bir ülke ortaya çıkardı. AKP güya faiz karşıtı bir parti
söyleminde iken rantın, faizin, tefeciliğin taşeronu bir partiye dönüşmüştür.
- Bütçe açığı 12 aylık bazda 100 milyar TL’yi
geçti. Yüzde 2 bandında olan açık oranı % 3,5’a kadar yükseldi. Gösterge
faiz oranı % 20 bandının altından % 25 bandının üzerine çıktı. Halktan topladıkları vergi
sarayın sofralarına yetmiyor. Örtülü ödenekten milyonlar harcanıyor yine
yetmiyor. Bütçe açık veriyor. 4 ayda 55 milyar açık verdi bütçe. Niçin
çünkü sarayın yandaş ihaleleri eskisi gibi işlemiyor. Yandaşları halkın
vergisiyle fonlamak eskisi kadar kolay değil.
- Ekonomi güven endeksi 95 bandından 75 bandına, tüketici güven endeksi ise 65 bandından 55 bandına düştü. Toplum ve ekonomi aktörleri ne AKP’ye ne de ekonomi paketlerine inanıyor. Güven endeksleri 2001 yılı düzeylerine inmiş ve geleceğe, yatırıma, üretime ve istihdama dair karamsar bir durum AKP eliyle ortaya çıkarılmıştır.
- Ekonomi çöker tekrar düzelir. Siyasal tarihe bakınca ne partiler, kişiler, diktalar, gelip geçmiş. AKP’nin çöküşü de ta 7 haziran 2015 seçimleri ile başlamıştır zaten. Siyasal ve ekonomik durum dışında denizdeki balıklar gibi toplumun mensubu gibi tüm canlılar ümidimiz ve ümitsizliğimizin kaynağı. Bu kriz ortamında bile ümitli olmamızı sağlayan, mutluluğu ve saflığı bize her koşulda gösteren çocuklara teşekkürler. Tüm çocuklara özgür bayramlar dilerim.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder