Eğitim "modern dünyada" sadece eğitim değildir. Eğitim düzeyiniz yaşamınızda karşılaşacağınız zorlukları ve kolaylıkları belirleyen önemli bir faktördür. Engelli yurttaşlar için ise bu yol "hiç yoktan çoktan seçmeli" engellerle doludur. Sadece Türkiye'de değil dünyanın birçok yerinde, sistematik ayrımcılığa maruz kalan bir nüfus kesimi de engellilerdir. En temel haklarına erişimleri engellenen "yurttaşlar" olarak, "engellilerin azmi" haber konusu olmaktadır. "Övmek amacıyla" yapılan haberler bile bir tür ayrımcı ve dışlayıcı söylemi yeniden üretebilmektedir. Emek piyasasında engellilere ilişkin tartışmalar sosyal devlet yaklaşımının çok uzağında kalabilmektedir. Aslında "iyi" uygulamalar olan "kota" ve "korumalı işyerleri" gibi, uygulanan politikalar engelli işgücü arzının yaşamsal sorunlarına çözüm sunamamaktadır.
Soruna bütüncül yaklaşılamaması başlı başına bir sorundur. Sadece eğitim veya sadece emek talebi cihetleriyle ele alınan yaklaşımların eksik kaldığı, son yıllarda tüm "denemelerin sonuçlarıyla ortadadır." Binlerce engelli sosyal yaşamın sunduğu engelleri aşmak amacıyla eğitim yolunu sonuna kadar zorlamaktadır. 2015-16 eğitim-öğretim yılı YÖK verilerine göre 13.525 Engelli üniversitelerde eğitim görmüştür. Bu yönüyle görece nitelikli bir işgücü arzı çabası takdire şayandır. 129 farklı üniversitede, % 36'sı kadın, 13.525 Engelli, 77 ilde üniversite okumaya çalışıyor.
Tablo 1: Üniversite Türüne Göre Engelli Üniversiteliler
Üniversite öğrencisi engellilerin engel grupları içerisinde fiziksel (%40) ve görme (%29) engelliler çoğunluğu oluşturmaktadır. Bu iki gruptaki engellilerin diğer engelli gruplarına göre daha fazla üniversite eğitim düzeyine erişiminin nedenleri, öncelikle toplam engelliler içerisindeki ağırlıklarının fazla olmasıdır. Diğer önemli bir faktör de bu iki engel grubundaki engellilerin "birisinin günlük yaşamsal desteğine ihtiyaç duyma oranının" diğer engel gruplarına göre daha düşük düzeyde olmasıdır.
Tablo 2: Engel Türüne Göre Engelli Üniversiteliler
Kamu sektöründe engelli emeğine açık, 657 sayılı DMK gereği doldurulması gereken ama doldurulmayan kontenjan, 20 bin kişinin üzerindedir. Devlet Personel Başkanlığının verilerine göre toplam çalışan engelli kamu emekçisi sayısı zaten 45.000'nin altındadır. Kamu sektörü dışında 4857 sayılı İş Kanunu gereği özel sektördeki açık kontenjan ise İŞKUR verilerine göre yine 20 bin kişinin üzerindedir. Sorunun kontenjan ayırmakla çözülemediği, İŞKUR verilerine göre bu açık kontenjana rağmen kayıtlı olan engelli işşizlerin sayısının 100 bin sınırına yaklaşması da göstermektedir. Engellilerin
çalışma hayatındaki genel durumu ve sorunları; emek piyasasına dahil olamama,
dahil olduktan sonra iş bulamama, iş bulduktan sonra iş yaşamına erişim ve
adaptasyon sorunlarını aşamama şeklinde özetlenebilir. Emek piyasasına dahil olmaları neredeyse doğum öncesinden başlayan sistematik bir sağlık ve eğitim politikasıyla mümkün olabilir. Ancak bu sağlık ve eğitim yaklaşımı sadece engelliye yönelik değil engelliyle iletişim halindeki her yurttaşın yaklaşımını da olumlayıcı bir politika olmalıdır.