4 Mart 2017 Cumartesi

Enflasyon İki (DUBLE) Haneli; Birisi Kiralık, Birisi HAYIR Demek İçin...

Sadece duble yol edebiyatının ülkeyi getirdiği çıkmaz yol duble enflasyon... Enflasyon Ücretlileri Vuruyor. Bir duble içelim derseniz vergi oranı % 70'lerin üzerinde... İçme mübtelası olanlar içmeye ara verse vergi sistemi çökecek... Biz dubleye dönelim... 

Ülkenin en istikrarlı olduğu iddia edilen alan olan ekonomi, 2009 krizinden beter sinyaller veriyor. Özetle döviz kuru, işsizlik oranları ve enflasyon artarken cari açık, bütçe açığı ve tasarruf açığı devam ediyor. Bu kötüye gidişin önemli bir nedeni siyasal istikrarsızlık ve öngöremezliktir. Gelinen aşamada hem üretici hem tüketici boyutuyla acı reçete uygulanmaya başlamıştır bile. Üretici daha az kazanıp daha sık iflas edecek, tüketici daha az tüketip daha çok çalışacak, özetle yoksullaşması derinleşecektir. İktisadi körlüğün belirtileri çok sık tekrarlanmakta ve ders alınmadığı için dert alınmaktadır. 



TCMB 19 Ocak 2017 tarihinde Ocak ayı TÜFE beklentisi 1,44, yıllık TÜFE beklentisi ise 8,48 olarak açıklanmış ancak 3 Şubat 2017 tarihinde ise gerçekleşme sırasıyla 2,46 ve 9,22 olarak gerçekleşmiştir. Beklenti ve tahminlerden daha kötü gerçekleşmeler son 7 aylık ülke ekonomisinin temel eğilimi olmuştur. Nitekim ‘Ocak ve Şubat aylarında 9,22 ve 10,13 şeklinde açıklanan Tüketici enflasyonu izleyen aylarda da artarak devam etme eğilimdedir. Merkez Bankası ve TÜİK’in reel ekonomik durumu gizleme eğiliminde olduğu da “enflasyon gündeminin” başlıkları arasındadır. Ne kadar örtülebilir bilinmez ama 2017 yılı için enflasyon beklentisinin % 11'i aşacağını söylemek için iktisatçı olmaya gerek yok. Gerçekleşme % 11 iken hedeflenen % 5, Memurun aldığı ortalama zam % 5,... Öngörüsüzlük mü bir tercih mi... Tartışılmalı... Memur-Sen'in imza attığı yıllık TİS Şubat ayında amiyane tabirle fıs olmuştur. Memursen yönetiminin memurlara maliyetini bir yazıya sığdıramayacağımızdan onları TİS'e havale edelim. Gelelim merkez bankasına...

İddia odur ki; "TCMB, 2001 krizi sonrası enflasyon “hedeflemesi” dönemine girmiştir. Türkiye’de 2002-2005 örtük enflasyon hedeflemesi ve 2006 sonrası da resmi enflasyon hedeflemesi dönemi olmuştur". “Tek haneli enflasyonun” sağlanması hedeflenen bu yapıda fiyat istikrarı “sosyal istikrarın” temeli varsayılmıştır. "Enflasyon hedeflemesi “rejimi” herhangi bir ara hedef kullanmaksızın, doğrudan enflasyonun kendisini hedeflemektedir" "Dünya genelinde merkez bankaları rakamsal bir hedef ilan ederek bu hedefe ulaşma konusunda güçlü bir taahhüt oluşturmakta ve hedefe ulaşılamaması durumunda kamuoyuna hesap vermekle yükümlü olmaktadır." Tırnaklı cümleler Merkez Bankasının sitesinden parlak cümleler...

Ancak Türkiye’de hedefle gerçekleşme arasındaki bant gittikçe genişlerken, enflasyon “hedeflemesinin” amaçlarını gerçekleştirmediği ve bu hedefin emekçilerin ücret zammı taleplerine karşı kullanıldığı görülmektedir. Siyasal iktidarın merkez bankasına baskı yaptığı kamuoyunun bilgisi dahilindedir. Hükümetle birlikte hedeflenen enflasyon oranlarında gerçekleşen sapmalar; hedeflerin gerçekçi belirlenmediğini, yönlendirme ve manipülasyon içerdiği, ileriye dönük emekçilerin zam taleplerini kısıtladığını göstermektedir. 2002 yılından bu yana AKP hükümetleri ve TCMB’nin hedeflediği (Örtük ve Açık) enflasyon değerleri negatif yıllar dahil edildiğinde bile ortalama % 49 sapma göstermiştir. Açık enflasyon hedeflemesi yapılan 2006’dan sonra bu ortalama sapma artarak % 69 olmuştur. Bu kadar sapma ancak kasıtlı olur, ya da hedef belirlerken realiter körlükle... 

2016 yılında hedef sapması oranı % 71 iken, OHAL ve referandum sonrası olumsuz eğilimler bu oranı daha da saptırarak 2017 için % 120 oranında sapma şeklinde göstermektedir. 2018 ve 2019 yılları güncel istikrarsızlık ve belirsizlikler nedeniyle tahmin edilebilir değildir. İlginç olan şu ki döviz kuru 2006'da kaç idi, şimdi kaç... ama hedef % 5 imiş... Bu süreçte ülkede neredeyse değişmeyen tek ekonomik gösterge "hedeflenen enflasyon" .. 

Tahmin veya hedeflemelerin reel olması için kısa ve orta vadeli program ve taahhütlerin yaklaşık değerlerde yerine getirilmesi gerekmektedir. AKP hükümetlerinin Orta Vadeli Programlarında (OVP) belirtilen tüm tahmin ve hedefler 2011 yılından bu yana düzenli bir şekilde tutmamaktadır. Bilimsel bir yöntem içermeyen, temel ekonomik göstergelerde emeği göz ardı eden ve reel ekonomik durumu “temenniler ve talimatlarla” düzeltebileceğini iddia eden "ulusal istihdam stratejisi (UİS)" gibi stratejilerin ve OVP’ler gibi programların ülke ekonomisini getirdiği yer çöküştür. Ülkenin içinde bulunduğu siyasal şiddet ve kutuplaşma durumu öngörülmeden, OHAL rejimi terkedilip asgari hukuk düzenine dönülmeden “ekonomide işlerin düzeleceğini ummak ” en basit eleştiriyle iktisat ve siyasete dair bilgisizliktir. Resmi söylemin aksine OVP’ler falcıların “üç vakte kadar” açıklamalarını geçmiştir . Örneğin Ekim 2016’da ilk OHAL döneminin sonunda açıklanan OVP’ye göre Türkiye’nin büyüme oranı 2017 için 4,4 değeri, enflasyon oranı için ise 6,5 değeri açıklanmıştır . Üç yıllık perspektifle hazırlandığı iddia edilen “metin” üç ay içinde yıl bitmeden kadük kalmıştır. Ocak ve Şubat Ayları TCMB Beklenti Anketi ve Enflasyon Raporu verileriyle ekonomik büyüme verileri aşağı yönlü enflasyon verileri ise yukarı yönlü revize edilmiştir. Ekonomide bir panik havası olduğu, iyileşme sinyallerinin 2017 yazında görünebileceği temenni edilmektedir. Ancak dün açıklanan enflasyon verileri TÜFE 10,13 iken Yİ-ÜFE 15,36 şeklindedir. Bu açıklamalar üzerine son iki haftadır artmayan döviz kuru yeniden artış göstermiştir. Bu artışlar en çok ücretli kesimi olumsuz etkilemektedir. Bu seneki kira artışları % 12'den aşağı olmaz. Gıda fiyatlarındaki artış genel artıştan daha yüksek. Ama ücret artışı yandaş sendikaların yönetimine emanet... 

Enflasyon yoksulları daha yoksul, zenginleri daha zengin yapar... Zenginlerin referandum da fikri önemli değil, Çünkü toplam seçmenin % 5'ini oluştururlar en fazla. Yoksulun ise Hayır'ı kendine olacak.!!!.


Hiç yorum yok:

Öne Çıkan Yayın

DEM PARTİ MÜŞAHİDİ OL!

  İYİ BİR MÜŞAHİT NE YAPSA DAHA İYİ OLUR   İyi bir müşahit “müşahede altında olan ülkenin” tarihi seçiminde görev alacak sandık kurulu üyesi...