Türkiye yaklaşık 60 gün sonra rejim değişikliğini içeren, aslında 18 maddeden ibaret olmayan tüm anayasa maddelerini etkileyen, tarihi bir referanduma gidiyor. Zam alamayan, sendikasızlaştırılan, işten atılan çalışanların, iş bulamayan işsizlerin, gençlerin, işgücü dışına itilen kadınların, tarımda çalışan ücretsiz aile işçilerinin, gayrı insani koşullarda bulunan mevsimlik işçilerin, üniversite mezunu olmasına rağmen atanamayanların referanduma dair fikri hayırdan yana görünüyor. Örneğin kamuda çalışırken hukuksuz bir şekilde işten atılan ("ihraç edilen") 101.900 kişi aileleri ve arkadaşları ile birlikte "HAYIR" diyecek.
15 Şubat 2017 itibariyle 211 gündür Türkiye genelinde bir OHAL uygulaması devam etmektedir. "OHAL'de referandum olmaz, meşruiyetini kaybeder" eleştirisi karşılık bulmazsa 16 Nisan'da, yani iki ay sonra referandum olacak." Ohalin olağan sonuçları" birçok yönüyle hayatımızı kısıtlarken genel ekonomik durumda da hayra alamet olmayan gelişmelere gidişat hızlanmış durumdadır. Tartışmalar "Anayasa" değişikliğine odaklanmış, emek kesimi reel bir kayıp dönemi yaşamakta ve genel kamuoyu bu konuya gereken özeni göstermemektedir. Daha çok kurdaki dalgalanmalar üzerinde yapılan tartışmanın emek kesimini nasıl etkilediği, dikkat çekilmesi gereken noktadır. OHAL KHK'leri kapsamında Ohal'le ve "Darbecilerle mücadele ile ilgisi olmayan" ama emeğe dair ciddi ve kalıcı sorunlara yol çan birçok uygulama çıkarılmıştır.
15 Şubat 2017 itibariyle 211 gündür Türkiye genelinde bir OHAL uygulaması devam etmektedir. "OHAL'de referandum olmaz, meşruiyetini kaybeder" eleştirisi karşılık bulmazsa 16 Nisan'da, yani iki ay sonra referandum olacak." Ohalin olağan sonuçları" birçok yönüyle hayatımızı kısıtlarken genel ekonomik durumda da hayra alamet olmayan gelişmelere gidişat hızlanmış durumdadır. Tartışmalar "Anayasa" değişikliğine odaklanmış, emek kesimi reel bir kayıp dönemi yaşamakta ve genel kamuoyu bu konuya gereken özeni göstermemektedir. Daha çok kurdaki dalgalanmalar üzerinde yapılan tartışmanın emek kesimini nasıl etkilediği, dikkat çekilmesi gereken noktadır. OHAL KHK'leri kapsamında Ohal'le ve "Darbecilerle mücadele ile ilgisi olmayan" ama emeğe dair ciddi ve kalıcı sorunlara yol çan birçok uygulama çıkarılmıştır.
TÜİK'in açıkladığı Kasım verilerine göre işsizlik oranı 2009 yılından sonraki en yüksek orana, % 12,1'e çıktı. Geçen yılın aynı dönemine göre 590 bin kişi artan işsiz sayısı ise net bir şekilde artan işgücüne yetecek kadar istihdam alanının oluşturulamadığının göstergesidir. % 12,1'lik işsizlik oranı ve 3.715.000 kişilik işsiz sayısı Türkiye'de emek için zor günlerin içinden geçildiğini göstermektedir. Bunun anlamı özetle: "İşsizler daha uzun süreli iş arayacak ve iş bulmak için daha nitelikli olmaya çalışırken daha düşük ücretleri kabul edecek." Gençlerde işsizlik oranı önceki döneme göre % 3,5 artarak % 22,6 olmuştur. Kadınlarda ise işsizlik oranı 3 puan artarak % 16'ya yükselmiştir. Tarım dışı işsizlik oranı ise 1,9 puan artarak 14,3 oranına yükselmiştir.
İş aramaktan bıkıp ve çalışmaya hazır olmasına rağmen işgücünden ayrılan nüfus 2.286.000 kişiye ulaşmıştır. Ne işte ne de eğitimde olmayan gençlerin sayısı 85.000 kişi artarak 2.842.000 kişiye ulaşmıştır ki bunların 379 bini yüksek öğrenim mezunudur.
Bu vahim tablonun sonucu olarak İşgücüne Katılma Oranı % 52,1 istihdam oranı ise % 45,8'dir. 80 milyonluk bir ülkede toplam istihdam sadece 27 milyon 67 bin kişidir. Yani 1 kişi çalışıp 3 kişiye bakmaktadır çünkü 28 milyon 77 bin kişi işgücü dışındadır.
Çalışanlar açısından da işini kaybetme riskinin yükseldiği bir dönemin içerisindeyiz. Ohal döneminde gerek kamu sektöründe temel hukuki teamüllere aykırı bir şekilde patır patır çıkarılan KHK'ler kapsamında 101.900 kişi işsiz bırakılmıştır. % 95'i üniversite mezunu olan bu kişiler nitelikli, deneyimli ve donanımlı olmalarına rağmen işsiz bırakılmıştır. Özel sektörde ise 1980'den beri çıkarılamayan ama Ekim ayında Ohal sessizliğinden yararlanılarak çıkarılan "kiralık işçilik" uygulaması, Türkiye'yi emek kesimi için güvencesiz, kayıtdışı ve haksız uygulamaların olduğu bir yere dönüştürmüştür. Her 100 çalışandan 33,3'ünün sigortasız çalıştığı Türkiye'de çalışanların % 11'i ücretsiz aile işçiliği yapmaktadır. Kendi hesabına çalışanlar % 17 iken ücretli veya yevmiyelilerin oranı % 68'dir.
Bu vahim tablonun sonucu olarak İşgücüne Katılma Oranı % 52,1 istihdam oranı ise % 45,8'dir. 80 milyonluk bir ülkede toplam istihdam sadece 27 milyon 67 bin kişidir. Yani 1 kişi çalışıp 3 kişiye bakmaktadır çünkü 28 milyon 77 bin kişi işgücü dışındadır.
Çalışanlar açısından da işini kaybetme riskinin yükseldiği bir dönemin içerisindeyiz. Ohal döneminde gerek kamu sektöründe temel hukuki teamüllere aykırı bir şekilde patır patır çıkarılan KHK'ler kapsamında 101.900 kişi işsiz bırakılmıştır. % 95'i üniversite mezunu olan bu kişiler nitelikli, deneyimli ve donanımlı olmalarına rağmen işsiz bırakılmıştır. Özel sektörde ise 1980'den beri çıkarılamayan ama Ekim ayında Ohal sessizliğinden yararlanılarak çıkarılan "kiralık işçilik" uygulaması, Türkiye'yi emek kesimi için güvencesiz, kayıtdışı ve haksız uygulamaların olduğu bir yere dönüştürmüştür. Her 100 çalışandan 33,3'ünün sigortasız çalıştığı Türkiye'de çalışanların % 11'i ücretsiz aile işçiliği yapmaktadır. Kendi hesabına çalışanlar % 17 iken ücretli veya yevmiyelilerin oranı % 68'dir.
Mevsim etkilerinden arındırılmış verilerde işgücü piyasasının kriz hali daha net görülmektedir. İşgücü artmasına rağmen yeterince istihdam artışı sağlanamamaktadır. İstihdam sayısında artışın dışında önceki döneme göre azalışların görülmesi krizin boyutunu göstermektedir. İstihdam dışında işsiz sayısı da açık bir kriz yaşandığını ve üst üste 8 aydır bu artışın devam ettiğini göstermektedir.
"Tarımsal Çözülmenin" devam ettiği Türkiye'de her yüz çalışanın 18,7'si hala tarım sektöründe iken yine diğer 19,6'sı sanayi sektöründe çalışmaktadır. İnşaatın istihdam içindeki payı % 7,4 iken hizmetlerin payı % 54,3'tür. Ücretsiz çalışanlar biryana bırakıldığında Ohal döneminde sabit ücretle çalışan herkes TL'deki değersizleşme nedeniyle yoksullaşmıştır. Gerek asgari ücrette yıllık enflasyon oranının altındaki artış gerekse kamu çalışanlarına yapılan enflasyon tutarındaki zam, alınamadan erimiştir.
Emekçiler ve işsizler için refah, ekonomik istikrar ve huzur ortamı yok gibi görünüyor. Hak arama yollarının işlevsizleştiği, idarenin emeğe dair birçok kararına karşı yargı yoluna gidilemediği, kıdem tazminatlarının ödenmediği, işsizlik fonunun işsizler hariç herkesime dağıtıldığı bir dönemde emekçilerin ve işsizlerin tercihi şerden değil hayırdan yana olacaktır.