Tüm nüfus kesimlerini ilgilendiren
bütçe ve asgari ücret tartışmaları nedeniyle Aralık ayı emeğin koşullarının
belirlendiği bir aydır. Geçen hafta, son hali verilen bütçede dolaylı
vergilerin % 70’e varan ağırlığı nedeniyle ve yeni yılda “enflasyon, zam ve
yeniden değerleme” etkileriyle de neredeyse her şeyin pahalılaşacağı bir döneme
girilmektedir. Özellikle 2010’lu yıllarda emek açısından geçim koşullarının
açık bir şekil kötüleştirildiği söylenebilir. Halen uygulanagelen OHAL
döneminde ise bu kötüleşmenin derinleştiği açıktır. Neredeyse tüm çalışanların
koşulları AKP döneminde olumsuz etkilenmiş ve reel ücretleri azalmıştır.
2010’dan bu yana AKP hükümetlerinin
emeğin kazanılmış haklarına yönelik sistematik bir saldırı politikasını
uyguladığı görülmektedir. AKP, bireysel emeklilik sistemine katılımı cebri hale
getirmiş ve tüm çalışanları rızasız bir şekilde bu sisteme dahil etmek
amacındadır. Milyonlarca çalışan zorla sokulduğu bu sistemden çıkmıştır. AKP
iktidarı yine cebren BES sistemi için çalışmalarına devam etmektedir.
Tüm bu veriler göstermektedir ki
siyasal iktidar asgari ücretlinin yaşamını nasıl sürdürüldüğü ile ilgilenmemektedir.
2017 yılında 100 TL devlet teşvikiyle (yani halktan alınan vergilerle) 1.404 TL
olan asgari ücret TÜİK ve TÜRK-İŞ’in “açlık sınırı” altında bir ücrettir.
İronik bir şekilde Memur-Sen bile açlık sınırının 2017 yılı Ağustos dönemi için
1.709 TL olduğunu açıklamıştır.
Asgari ücretle çalışma Türkiye’de
istisnai bir durum değildir. Kayıtlı istihdam edilenler çok yüksek bir oranda
“asgari” ücretle istihdam edilmektedir. AKP’den önce “ücretlilerin” milli
gelirden aldığı pay % 50’ye yakınken 2017’de bu pay % 30’a yaklaşmıştır. Ücretliler içerisinde de “yevmiyeliler ile
birlikte” en olumsuz koşullarda çalışanlar asgari ücretlidir. Yukarıda da ifade
edildiği gibi asgari ücretlinin Türkiye’de çalışırken yaşadığı tek sorun
ücretinin “asgari” olması değildir.
Enflasyonun iki haneli olduğu bir yerde
zammın enflasyon altında kalması reel yoksullaşmayı derinleştirecektir. Asgari
ücretli 2017 yılında 104 liralık zam alarak yıllık enflasyonun altında
çalıştırıldı. 2016’da % 8,53 olarak açıklanan enflasyon son 12 aylık ortalamaya
göre Kasım ayında 10,87 olarak açıklanmıştır. Önceki kasıma göre bu oran daha
da yüksek olup 12,98’dir. Bu verilere göre asgari ücretlinin zam aldığını
varsaymak için enflasyon oranlarının üzerinde bir artış sağlanmalıdır.
Asgari ücretliye reel olarak “sıfır
zam” verilmesi ancak enflasyon oranlarında cari artış ile mümkündür. Verilecek
cari artış 150-200 TL arasında olursa asgari ücretli reel zam almamış
olacaktır. Enflasyon oranlarının altında bir cari artış ise asgari ücretlinin
yoksulluğunu derinleştirecektir. Açlık sınırının üzerinde ve reel zam verilmiş
bir asgari ücret 1.800 TL’nin altında olmamalıdır. Bu yönüyle DİSK ve
TÜRK-İŞ’in teklifi (2.300 ve 1.893) insan onuruna yakışır iş ve yaşam için
gerekli asgari ücret bandını göstermektedir. TÜRK-İŞ teklifinin TÜİK verisi
olması ayrıca asgari ücretin asgari ne olması gerektiğini göstermektedir.
Önceki yıl asgari ücret artışı günlük
1 Doların altında gerçekleşmişti. Bu yıl için de cari artışla asgari ücretin
1.550 olması durumunda artış yine bir doların altında kalacaktır. Bu artış asgari ücretlinin
günlük minibüs/ulaşım giderini bile karşılayamamaktadır. Yani işçi, işveren ve
devlet temsilcilerinin “Asgari Ücret Tespit Komisyonunda” kaçıncı kez bir araya
gelişi hepi topu bu kadardır.
Asgari ücretli minibüs parası alacak mı?
Alamayacak mı? 2009 krizinden bu yana yapılan cari artışlara göre asgari
ücretlinin toplam günlük ücret artışı minibüs/ulaşım giderinin altındadır. 7
Milyon çalışanı doğrudan ve tüm çalışanları dolaylı olarak etkileyen bu karar
29 Aralık 2017’de açıklanacak ve 2018’de uygulanacak.
Not: Bu yazı Bianet'te 28.12.2017 tarihinde yayınlanmıştır.
Not: Bu yazı Bianet'te 28.12.2017 tarihinde yayınlanmıştır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder