AKP iktidarının 17 yıllık tarihi, söylemleri ve emeğe yaklaşımı göstermektedir ki "verimlilik, performans, memur ahlakı, esnekleşme, bütçe yükü, karadelik..." gibi temalarla çalışanlara yönelik sistematik hak kayıpları yaşatılmaktadır. Bu kapsamda AKP'nin sistematik hale getirdiği temel hak kayıpları;
1- Bireysel emeklilik sisteminin cebri hale getirilmesi,
2- Kiralık işçilik uygulamasının legal hale getirilmesi, (Güvencesiz Esnekliğin! yaygınlaşması)
3- İşsizliğin azaltılmaması, yüksek oranlı genç işsizliği, yüksek NEET,
4- Sürekli enflasyon farkı alınması/reel zam alınmaması,
5- İşsizlik sigortası fonunun işçi ve işsizler lehine kullanılmaması,
6- Kıdem tazminatı ile ilgili dava ve diğer süreçlerin çok uzun sürmesi,
7- Çalışma saatlerinin çok uzun olması,
8- Tarım dışı alanda bile yaygın (%22 üzeri) kayıtdışı istihdamın olması,
9- İşçi sağlığı ve güvenliği alanında gerekli çalışmaların yapılmaması,
10- Taşeron çalışmanın yaygınlaştırılması,
Bu 10 madde iktidara geldiğinden bu yana AKP'nin istihdama temel yaklaşımlarını gösteren "istihdam stratejileridir." Son yıllarda "Taşerona kadro" tartışmaları kapsamında verilen sözünün gerçek anlamda tutulması yukarıda ifade edilen "emeğe düşman" stratejide bir gedik açacaktır. Bu konuda; kamuda kadrolu ve güvenceli çalışma başta DİSK ve KESK olmak üzere sendikaların yıllardır mücadelesini verdiği bir durumdur. Bu yönüyle bir lütuf değil emekçinin alınteri gaspının sonlandırılmasıdır. Aracılara ihalelerde verilen halkın vergilerinin emekçilere gitmesidir. Siyasal istismarın önüne geçilmesidir. Yani "kadroya geçiş" emekçiler açısından tartışmasız olumlu bir uygulama olacaktır.
Ancak yukarıda çerçevesi sunulan AKP istihdam stratejisinin OHAL fırsatçılığı ile birleşen yaklaşımı şimdiden birçok emekçiyi kadro dışı bırakma eğilimini ortaya koymuştur. Kendisi taşeron çalışmayı hem özelde hem de kamuda yaygınlaştıran bir AKP, 150.000 kamu emekçisini OHAL KHK'leri ile işsiz bırakan bir AKP; "900.000 taşeron işçiyi kadroya geçireceğiz" diye çıktığı yoldan caymaya başlamıştır bile.
Öncelikle ilgili düzenlemenin "Kanun" ile değil "Kanun Hükmünde Kararname ile" yapılacağı deklere edildi. Bu yıl içerisinde ilgili düzenlemenin çıkarılacağı ifade ediliyor. Yani 10 gün içinde çıkacak düzenlemeden başta taşeron işçilerin, ilgili sendikaların, siyasi partilerin, meclisteki milletvekillerinin haberi yok. Hatta Bakanlar Kurulunun önemli bir kısmının haberi yok. Ama bir milyon emekçiyi, aileleri ile birlikte milyonlarca yurttaşı ilgilendiren düzenleme "yıldırım hızı" ile çıkacak... Bu da yine bir AKP klasiği olarak not edilmelidir. 600 gündür yerine getirmediği sözü, konunun muhataplarına danışmadan, tartışmadan ilgili tarafların görüşlerini almadan "ben yaptım, oldu" havasıyla çıkaracaklar.
Asıl soru-n ise bu düzenleme ile kaç yüzbin kişinin "işsiz bırakılacağı" Nasıl derseniz? Özetle;
1- 900.000 diye çıkılan yolda yaklaşık yarısı oranında taşeron işçi 657'nin kapsamında işçi kadrosuna zaten alınmayacak. Daha çok il özel idareleri ve belediyelerdeki taşeron işçiler için ilgili iktisadi teşekkül kapsamında "kadrolu değil" "sözleşmeli işçi" olunucak. Bu durumda iktisadi teşekkülü olmayan veya olup da "potansiyeli" yeterli olmayan yerlerde kısa ve orta vadede işçiler azaltılacaktır. En kitlesel işçi azaltımı buralarda yaşanacaktır. Ayrıca yerel seçimlerde siyasal istismara açık bir alan daha da genişlemiş olacaktır. Bu alanda 400-500 bin kişinin kadroya geçmediği ifade edilebilir.
2- Emekli olup geçinemediği için taşeron işçiliği yapanların işine son verilecek.
3- Sınav kesinlikle yapılacak deniyor. AKP'nin sınav performansını açıklamaya gerek yok. Sınav "eleme" amacıyla yapılan bir uygulamadır. Herkese kadro verilecekse sınav anlamsızlaşır. Dolayısıyla yüzbinlerce farklı meslek, yaş, eğitim düzeyi olan bu taşeron işçilere nasıl adil bir sınav uygulanacağı muammadır. Bu konuda herhangi bir düzenleme yoktur. Sınavın merkezi mi, kurumsal mı; sözlü mü- yazılı mı, meslekle ilgili mi yoksa genel bilgileri test eden bir şey mi belli değil. Bu yönüyle AKP bir yeni siyasal rant alanı peşindedir. Taşeron işçilerin emeği yeniden pazarlığa açılacaktır. Kaç seçimdir yerine getirilmeyen söz önümüzdeki yerel seçimlerin de malzemesi olacaktır. "Sınavı geçemeyenler" kaç bin kişi olacak bilinmemektedir, çünkü nasıl bir sınav olacağı blinmemektedir.
4- Asıl sorunlu başlıklardan biri de son günlerde gündem olan "Güvenlik Soruşturması". OHAL döneminde, İŞKUR bünyesinde uygulanan Toplum Yararına Program kapsamında adı kurada veya noter çekilişinde çıkan bazı emekçilere daha sonra "güvenlik soruşturman temiz değil" diyerek insanların hak ettikleri işlere gitmeleri engellendiği ifade edilmektedir. Bunun gibi taşeron işçilerde de aynı gerekçe ile muhtemelen binlerce kişi işsiz bırakılacaktır.
Özetle taşeron düzeninin mimarı AKP, bu düzenin ekmeğini az yemedi ve yemeğe devam edecek. Önce işsiz bırakıp sonra işe alır gibi yapıp daha sonra işe alacam deyip en son işe aldığında "kadro yetersizliği" "sınav" "güvenlik soruşturması" gibi gerekçelerle yeniden işsiz bırakılacak binlerce kişinin kaderi çıkacak KHK'ye bağlanmış durumda.
Hangi hak kayıplarının yaşanacağı çıkarılacak düzenleme ile netleşecektir.
Hangi hak kayıplarının yaşanacağı çıkarılacak düzenleme ile netleşecektir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder