10 Haziran 2018 Pazar

AKP GELİRSE İHRAÇLAR DEVAM EDER EYYY 3,5 MİLYON MEMUR


AKP 2016 yılı 20 Temmuzundan bugüne ülkeyi OHAL ile yönetmektedir. OHAL kapsamında en çok uyguladığı işlem ise OHAL KHK’leri ile kanunlarda değişiklik yapmak ve meclisin yasa yapma görevini kısıtlamak olmuştur. Ancak memurları doğrudan ilgilendiren OHAL uygulaması KHK’lerle iş güvencesinin kaldırılmış olması ve 120 bini aşkın kişinin hukuksuz bir şekilde işten atılmasıdır.

AKP ihraç uygulamasıyla kendi yandaşları için alan açarken geriye kalan tüm kamu emekçilerine ise mobing ortamını dayatmaktadır. Binlerce kamu emekçisi baskı koşulları altında ya sendikalarından istifa etmiş, ya emekli olmuş ya da yandaş sendikalara üye yapılmıştır. Ancak AKP’nin işyerlerindeki baskısı devam etmektedir. Çünkü OHAL baskısı altında birçok haksızlığa karşı ne hak arama kanalları açıktır ne de şeffaf bir uygulama vardır. Tüm kamu emekçilerinin özlük haklarında geriye gidiş hızlanmıştır. Kamu emekçileri 2010 yılından bu yana zam alamamaktadır. Örneğin 2018 yılının ilk dönemi için verilen zam mayıs ayı gelmeden enflasyonun altında kalmıştır. Binlerce kamu emekçisi objektif olmayan kriterlerle ya terfileri durdurulmuş, ya açığa alınmış ya da başarısız görülerek hak ettiği yere atanmamıştır. Bütün kamu emekçilerinin AKP döneminde maruz kaldığı bir zulüm de liyakatsiz ve işten anlamayan yöneticilerle çalışmak zorunda kalmak olmuştur.

AKP’nin sadece OHAL KHK’leri ile hukuksuz bir şekilde işten attığı kişilerle ilgili tablo aşağıdadır. AKP kendi döneminde orduya alınan kişilerin tüm ülkeye karşı işlediği darbe girişimini gerekçe göstererek 110.717 kişiyi ihraç etmiştir. Bu kişilerin yarısından fazlası darbeden 100 gün sonra işten atılmıştır. Hatta son atılanlar darbeden 546 gün sonra işten atılmıştır. İşten atılanlar ortalama 477 gündür bu hukuksuzluk ile yaşamaktadırlar.

AKP'nin 300-400 kişilik işten attığı bu kişiler OHAL komisyonunca 3'er 4'er işine döndürülmektedir. AKP'nin OHAL'i ve OHAL komisyonu tamamen hukuka aykırıdır. Ancak AYM bu konuda komisyondan daha yetkisiz olduğunu deklere etmiştir. Geriye sadece sandık kalmıştır. Halkımız OHAL-KHK rejimini de sandıkta oylayacaktır. AKP'nin bu uygulamasına bakarak da AKP'YE oy verilmemelidir. 



690 gündür ülkeyi OHAL ile yöneten AKP, seçimlerden sonraya OHAL’i kaldırmayı vaat ediyor. Peki iş güvencesini ortadan kaldıran AKP OHAL’i neden kaldırsın? Kaldıracaksa neden şimdi kaldırmıyor? AKP bürokrasiyi kendi tebaasına dönüştürmek için hem KHK aracından hem de OHAL’den vaz geçmeyecektir. Seçimlerle AKP’nin yeniden iktidar olması 3,5 Milyon kamu emekçisinin iş güvencesini riske atmaktır. Kamu emekçileri güvencelerini korumak, gelen-giden kabinelerin değil kamunun emekçileri olmak için bu gidişe #tamam diyecektir. 


5 Haziran 2018 Salı

AKP'NİN EKONOMİ PROMPTERİ DE TAKILMIŞ: 16 YILDIR YAPILMAYAN VAATLER

24 Haziran seçimlerine 3 haftadan az bir süre kaldı. Partiler beyannamelerini açıkladı. Şimdi meydan meydan, ekran ekran neyi nasıl yapacaklarını anlatmaya çalışıyorlar. Tüm anti demokratik OHAL koşullarına rağmen AKP'nin bu defa sandıkla gideceğine dair günden güne artan bir eğilim var.

Tek başına iktidar olacak çoğunluğu alamayacağını anlayan AKP iktidarı MHP, BBP ve Hüda-par ile ittifak ve seçim işbirliği yapmış durumda. Bu Cumhur ittifakına (Cİ) karşı HDP dışındaki muhalefetin bir araya geldiği Millet İttifakı (Mİ) kapsamında da CHP, İYİ ve Saadet ittifak ve işbirliği içerisinde. HDP ise zaten kuruluşundan bu yana bir sol ittifak partisi olarak bileşenleriyle seçimlere girmektedir.

Türkiyenin seçim gündemlerinin başında ekonomi gelmektedir. AKP'nin 16 yıllık iktidarı sonunda ortaya çıkan ekonomik durum hiç de iç açıcı görünmemektedir. OHAL koşullarında gidilen baskın seçimin nedeni aslında ekonomik durumun sürdürülemez durumda olmasıdır. 4 Haziranda açıklanan enflasyon verileri son 15 yılın en yüksek verisi (ÜFE, 20,16) olmuştur. Sadece enflasyon değil, döviz kurları, borçlanma (Dış Borç stoku/GSYİH= % 54) ve işsizlik verileri de sinyal vermektedir. Genç ve üniversiteli işsiz sayısının milyonlarla ifade edilmesi nedeniyle tüm partilerin beyannamelerinde "ekonomi" öne çıkan önemli bir başlık olmuştur. Bu yazının başlığında da ifade edilen durum AKP'nin içerisinde bulunduğu tutarsızlığı göstermektedir.

AKP'nin 16 yıldır ifade ettiği vaatleri yerine getirmemesi bir garabettir. OHAL ve KHK rejimi ile ekonomiyi batıran, bütçeyi güvenlikçi politikalara teslim eden, ücretliyi enflasyona ezdiren AKP'nin ekonomi vaatleri dikkate alınmamalıdır.

16 yıldır iktidarda olan bir partinin hala vergi reformundan bahsetmesi trajiktir. Hedefin % 100'den fazla saptığı bir yerde Enflasyon hedeflemesi demek hafızasızlıktır. Türkiye'nin G-20, OECD, AB ... içerisinde en yüksek faiz veren ülkeler içerisine AKP eliyle sokulduğu bir dönemde "faizler düşecek" demek tutarsızlıktır. Cari açığın bizzat AKP politikaları ile büyütüldüğü bir yerde cari açık düşecek demek ekonomi bilgisizliğidir. Bölge ve sektör bazlı teşviklere yeni fabrikaların önü açılacak demek şimdiye kadar bunu yapmadık demektir. AKP dalgalı kur rejimi sürecek diyerek 81 milyonla dalga geçmektedir. Türkiye'yi OHAL'e teslim eden, her alanda haksızlığı ve hukuksuzluğu yayan AKP Türkiye'nin yatırım cazibesi için en büyük tehlike olduğu görülmelidir.

AKP yöneticileri konuşmaları prompterden yapmaktadır. Önceki gün Diyarbakır'ın hava şartlarının etkisiyle ortaya çıkan teknik takılma durumu AKP ekonomi bildirgesinde de var. 2002'de takıldı. Ekranda aynı şeyler dönüp duruyor. AKP ve OHAL olduğu sürece ekonominin yeniden düzelme yönünde bir ivme kazanamayacağı, döviz kuru, faiz, işsizlik ve enflasyon oranlarının ise artacağı görülmelidir. Ekonomide de #AKPgeleceksizliktir. Ekonominin can suyu 24 Haziranda AKP'yi göndermekten geçer.


Not: Resim https://www.bbc.com/turkce/haberler-turkiye-44334035 linkinden kesilerek alınmıştır.


3 Haziran 2018 Pazar

Ankara'daki 15.000 iHRAÇ, İhraç Adaylara Oy Versin, İhraçlar TBMM'de Grup Kuracak


Türkiye genelinde 112.679 kişinin KHK ile ihraç durumu hala OHAL komisyonunun kaplumbağa hızına terkedilmiş durumda. AKP hergün işten attığı 300-400 kişiye karşılık ortalama 3-4 kişiyi işe geri döndürmektedir. İhraç edilen insanlar hakkında % 80 üzerinde hala herhangi bir suç isnadı veya kovuşturma yok. Kovuşturma açılanların da % 80'den fazlası ise suçsuz bulunurak "Kovuşturmaya yer yok kararları çıkmakta" Yani AKP'nin adaletsizliği hem işten atarken, hem de geri döndürürken çok açık bir şekilde görülmektedir. ANKARA'DA İSE YAKLAŞIK 15 BİN KİŞİ İHRAÇ EDİLDİ. 

Birkez daha ifade etmek gerekirse AKP'nin İhraç İşlemleri;


  • Anayasanın 2. maddesindeki "Hukuk Devleti ilkesine," TAMAMen AYKIRIDIR.
Başka bir ifadeyle; Olağan hukuka aykırı bir şekilde işten atılmamız
1) Masuniyet karinesinin,
2) Kanunsuz suç ve ceza olmaz ilkesinin,
3) İdari kararla suç ve ceza inşa edilemez ilkesinin,
4) Sert çekirdekli haklar KHK ile düzenlemez ilkesinin,
5) Suç ve cezanın şahsiliği ilkesinin ve
6) Kanunların geriye yürümezliği ilkesinin AÇIK İHLALİDİR.

Bu ihraç işlemi olağan hukuk kapsamında;

1) AİHM İçtihatlarına,
2) Anayasa Mahkemesi içtihatlarına ve kararlarına
3) Birçok uluslararası sözleşmeye,
4) Cari anayasaya,
5) Yüzlerce temel kanuna (Medeni, Ceza, DMK, 4688, İYUK, vb.) ve hatta
6) OHAL Hukukunun kendisine AYKIRIDIR.

Yukarıda ifade edilen haksız durumun yaşamsal ve olumsuz sonuçlarını yaşayan ihraçlar olarak 24 haziran seçimlerinde AKP'den hesap sormalıyız. Aksi takdirde AKP'nin, AKP'nin OHAL komisyonunun yani hukuksuzluğun insafına kalmış olacağız. AKP ve dahil olduğu ittifak dışında tüm siyasi partiler seçim bildirgelerinde "OHAL'i KHK'lerle birlikte kaldırma" vaadi veriyorlar. Yani AKP giderse OHAL ve KHK rejimi de gider. Bizler de uğradığımız bu haksızlığa son vermiş oluruz. Bugün Türkiye'de 1 milyon seçmeni etkileyen bir zulümdür KHK ihraçları. Buna susmak insan olmaktan ve irade sahibi bir özne olmaktan istifa etmek demektir.


Ankara'da 2.000 öğretmen, yüzlerce akademisyen ihraç edilmiştir. SADECE BAŞBAKANLIĞA BAĞLI KURULUŞLARDA 5.000 KİŞİLİK İHRAÇ VAR. Tüm kurumlardan ihraç edilenlerle birlikte 15.000'nin üzerinde ihraç Ankara'da yaşamını sürdürmeye çalışmaktadır. 24 Haziran bu "Onbinlerin dönüşü" de olacaktır. Gelin AKP'ye sandıkta hesap soralım.






Ankara'da 2. Bölge Adayı Nuray Türkmen Canlı, ihraç bir akademisyen, Ankara üniversitesinde haksız bir şekilde işinden atıldı. HDP'den Aday.


Yine 3. Bölgede "ihraçların mücadelesini dünyaya duyuran biri" sevgili VELİ SAÇILIK, HDP'den aday.


Bu iki aday da Ankarada ve 1. Sırada. İhraçların oyuyla vekil olmaları çok kıymetli olacaktır.


Ayrıca HDP 37 ihraç vekil adayıyla seçime gidiyor. HDP'ye vereceğiniz her oy ihraçların işlerine dönmesi için atılmış bir oy olacaktır.


Türkiye'nin dört bir yanında seçilecek yerlerden ihraç adaylar gösteren HDP'nin barajı aşması da AKP döneminin kapanması için ön şarttır. HDP'nin barajı aşması AKP'yi ilk turda mecliste azınlık konumuna düşürecektir. Mecliste azınlık konumuna düşen AKP'nin cumhurbaşkanı 2. Tura daha zayıf girmiş olacaktır.


Türkiye genelinde 116.700 ihracın bu netice için mücadele vermesi ve uğradığı haksızlığa karşı kısa yoldan hesap sorması elzemdir. İhraç vekillerin 20'den fazla olacak şekilde meclise gitmesi uğradığımız haksızlığın boyutunu ortaya koymak için yeterince kanıt olacaktır. AKP'nin hem meclisten hem de yürütmeden ihraç edilmesi ihraçların, ailelerinin, akrabalarının, arkadaşlarının bu zulme itiraz etmesiyle olacaktır.


Bu yazı "Biz bu ihraçları hak edecek bir tutum, davranış veya fiil içersinde olmadık" diyen tüm vicdanlı insanlara ve onların bu haksızlığa uğradığına tanık olanlara bir çağrıdır.


Gelin bu haksızlığın hesabını soralım. Sandık en kolay ve en doğru yoludur.











24 Mayıs 2018 Perşembe

AKP'NİN OHALİ FAİZİ ARTTIRIYOR


Son bir hafta içerisinde zaten birçok yapısal kriz içerisinde olan Türkiye Ekonomisi, bir tür türbülansa girdi. Bu süreçte döviz kurlarındaki radikal artış ekonomide krizin boyutlarını göstermek için önemli bir veri olarak değerlendirilmelidir. Döviz kurundaki sürekli artış dışında da devam edegelen krizin bir çok göstereni bulunmaktadır. Türkiye ekonomisi, 20 Temmuz 2016'da  "üç ay bile sürmeyecek" denilen OHAL'in 2 yıldır etkisi altında. Bu süreçte döviz kuru gibi enflasyon, işsizlik, bütçe açığı, cari açık gibi birçok göstergede negatif eğilimler derinleşti. 

Ekonominin temel batma nedenleri kısaca her alanda "AKP'nin olağandışılaşmayı olağan hale getirmesi" olarak ifade edilebilir. Bugün herhangi bir erke güvenin sarsılmadığı, yargının tamamen siyasal olmadığı, heryerde 3 Y'nin (yüzsüzlük, yolsuzluk, yandaşlık) egemen olmadığı nasıl ifade edilebilir? 

AKP; OHAL KHK KAYYUM ATAMA ve İHRAÇLARI ile, Kamu sektörü başta olmak üzere ekonomide liyakatsiz yandaşlarla, barış ve güven ortamına bizzat kast ederek ülke ekonomisini OHAL fırtınasına bırakmıştır. Baskın seçimin ana nedeni ekonominin sürdürülebilemez durumudur. Bugün açığa çıktığı gibi "jölemtırak ekonomi ekibi" çuvallamıştır. Ne dedilerse tersi çıkmıştır. Ne orta vadeli program ne de hükümet programları bir anlam ifade etmemektedir. Hepsi daha ilk haftada kadük kalmıştır. Her yerde 2023 diye 10 yıldır dolaşan AKP'lilere, mevcut durumun şuan 2013'ten daha kötü olduğunu resmi TÜİK, TCMB verileri gösterebilir! Özetele #AKPgidicidir.

Son iki günde ülke ekonomisi, 4,60'ın altından 4,90'nın üzerine çıkan bir dolar kuru ile yüz yüze kalmıştır. Olayı dış mihraklara bağlayıp karanlıkta ıslık çalan iktidarın tutumunu anlamak mümkün değil. Bu radikal "yangına" BİST eldeki "son" dolarları satarak benzin dökmüştür. Bu kadar oynak bir kur düzeni varken bir sonraki krizde BİST kısa vadeli ihtiyacı da mı gözden çıkarak. Ya da serbest piyasa da döviz alımında kısıtlamaya ne oranda gidilebilir. Gelelim birçok ekonomistin önerdiği faiz arttırımı seçeneğine... Faiz arttırımının sınırları yok mu? Söz konusu bu savrulma hali ne kadar sürdürülebilir. Zaten dışa bağımlı olan bir ekonomide "dış mihrak açıklaması" ne kadar açıklayıcıdır? Ek faiz ödemesini kim yapacak?

AKP yandaş yazarlarının açıklamalarına laf yetiştirmeniz mümkün değil. TCMB verileri ve faiz artışlarına dair veriler incelediğinde gerçek ve gittikçe kötüleşen durum ortaya çıkmaktadır. OHAL başladığı günden bu yana hem kur, hem faiz hem de enflasyon birlikte artmıştır. Aşağıdaki tabloda görüleceği üzere; II. OHAL Döneminden başlamak üzere 7 defa uzatılan OHAL döneminde 7 defa  da faiz arttırımı gerçekleşmiştir. Bu kapsamda GLP faiz oraları, 9,75'ten 16,50'ye yükselmiştir. 16,50 oranı 2009 yılı başından bu yana görülen en yüksek orandır. Yine OHAL boyunda 3,5 puan artan faizin 1 kerede 3 puan daha artması son bir haftada yaşanan dengesizliğin boyutunu göstermek açısından önemlidir.

Tüm OHAL boyunca yaşanan ek 6,75 puanlık artışın faizde % 69'luk bir artışa tekabül ettiği görülmelidir. 
AKP'nin OHALi, faiz arttırımı ile sonuçlanmıştır. AKP'nin tüm politik tercihlerinin sonuçları, faiz arttırımını zorunlu kılmaktadır. Faiz arttırımının yapılmaması durumunda kontrolsüz kur artışlarının meydana getirebileceği ve iflasların sonu gelmeyecek bir Türkiye ekonomisi olacağı görülmektedir. 1994, 2001, 2008 yıllarındakinden daha büyük bir çakılmaya doğru gidiyoruz. 

Aşağıdaki tabloda da görülebileceği üzere III. Dönem OHAL'de başlayan GLP faizi artırımına rağmen, dolar ve euro kurları azaltılamamıştır.


Dolar ve Euro kurunun da OHAL Döneminde % 65 üzerinde bir artış sergilediği Türkiye ekonomisinde, halen OHAL tüm pervasızlığıyla yürürlüktedir. Cumhurbaşkanı OHAL'i grevleri yasaklamak için kullanabildiğini ifade etmiştir. Yine TOBB başkanının işçi davaları ile ilgili açıkamaları korkunç olup, AKP'nin emekçilere bakışını da göstermektedir. Devam eden OHAL, sadece hukuki yaşamı ve özgürlükleri kısıtlamamıştır aynı zamanda ekonomiyi "baltalamıştır".

OHAL'de işsiz sayısı artmış, Döviz kuru ve yukarıda belirtilen diğer başlıklar AKP eliyle bozulmuştur. OHAL'in ekonomiye etkisi aşağıdaki tablolarda özetlenmiştir. 



Bitirirken, 16 yıldır iktidarı işgal eden bir partinin aynı sorunların çözümü için ek süre talep etmesi abesdir. Resmi verilerle OHAL'in ekonomiye etkisi yukarıda gösterilmiştir. Bu korkunç tablonun ve OHAL'in sonlanması AKP'nin iktidardan "ihraç edilmesiyle" mümkündür. 




9 Mayıs 2018 Çarşamba

HAKSIZ YERE İHRAÇ EDİLENLER SANDIKTA #TAMAM DİYECEK


Bu ülkede 660 gündür devam eden bir OHAL var. 1 Eylül 2016 Tarihinde 672 sayılı KHK’yle, yani 617 gün önce 50 bin 684 kamu emekçisi bir gece ansızın işlerinden atıldı. Daha sonra muhtelif tarihlerde bu sayı 100 binleri aştı. Yetmedi bu sayıya onbinlerce taşeron işçisi eklendi. Dahası bu ülkede atanamayan öğretmenler sorununa atanamayan doktorlar, hukukçular vb. eklendi. Olağan hukuku askıya almış olan AKP yüzbinlerce kişiye tek hak arama kapısı olarak “OHAL Komisyonunu” gösterdi ve mahkemede hakkını arayanları engelledi. Ortalama 447 gündür ihraç olan 110 bin 717 kişiden sadece 310 kişisini işine döndüren OHAL komisyonundan adil bir çözüm beklemek en hafif tabirle abesle iştigal etmektir.



Yukarıda “sadece KHK’yle” ihraç edilen kişilerin darbeden kaç gün sonra ihraç edildiği ve kaç gündür ihraç yaşamı sürdürdüğü tablolanmıştır. Kimlerin ihraç edildiği üzerine birçok çalışma yayınlandı. Ancak aileleri ile birlikte bir milyonu bulan ihraçların bu kadar uzun süre sistematik bir ayrımcılık ve haksızlığa maruz kalmasına henüz adaletli bir çözüm bulunamadı. İktidar dışındaki partilerden dönem dönem bu durumun vahametine ilişkin açıklamalar dışında bu yüzbinlerin yaşamı günden güne derinleşen sorunlarla devam etmektedir. Maalesef yaşamı devam etmeyip ölen, intihar eden ya da göç eden büyük bir kitle de bulunmaktadır. Bu vahim adaletsizliğin müsebbibi olan iktidar cenahında ise kulak ardı etme durumu var.

81 ile yayılan ihraçlar bu anlamda önümüzdeki seçimlerin önemli bir seçmen grubunu kesmektedir. Kim ne derse desin her kesimden yurttaşların bulunduğu ihraçların siyasal tercihi referanduma yansımıştır. İhraçlar ve ailelerinin hangi ittifak veya partiye oy verecekleri elbette bilinmeyebilir ama kime veya hangi ittifaka oy  vermeyecekleri günden güne netleşen bir durumdur. İhraçlarının üzerinden geçen yüzlerce günden sonra kimse ihraçların AKP-MHP ittifakına veya bu zulme susan partilere oy vermesini beklememelidir.
150 bini aştığı söylenen ihraçlar; nedeni açıklanmadan bir KHK’yle bir gecede işten atılalı “yıllar” oldu. 2017 referandumundan görmesi gereken uyarıyı göremeyen siyasal iktidar, hukuksuz ihraçlarını sürdürmüştür. Geçen bunca süreye rağmen sadece 310 kişiyi döndüren OHAL komisyonu dışında yine KHK’lere toplamda 3 bine yakın kişiyi döndürmüştür. Özetle yüz bini aşan sayıda ihraç bu adaletsizliği iliklerine kadar yaşamaya devam etmektedir.

İhraç edilenlerin % 90’dan fazlası[1] , bu ülkenin üniversitelerinde okumuş, yıllarca kamu hizmeti vermiş ve kamu hizmeti verirken herhangi bir sorgu sual soruşturma görmemiş, olağan hukuk uygulansa masum insanlar. İhraç edilenlerin uğradığı haksızlığın ve mağduriyetin dünya tarihinde bir örneği daha yoktur. Hem nitelikli hem de deneyimli olan onbinlerce yurttaş hiçbir darbe döneminde dahi yaşanmayan bir zulme maruz kalmaktadır.

İhraç edilenler uğradıkları bu büyük zulme karşı önce idare mahkemesi yollarını denedi ama AKP iktidarı onların suçsuz olduğunu bildiği için mahkemelerde karşılarına çıkmadı. Zaman kazanmak için mahkeme yollarını kapattı. Aynı zamanda meclis gündemine gelmesi gereken KHK’leri gündeme almayarak Anayasa Mahkemesini de işlevsiz bıraktı. Sonra tüm KHK’leri bir gece ansızın kanunlaştırdı ama Anayasa Mahkemesi üzerinde yetkilendirdiği OHAL komisyonuna havale etti. An itibariyle kanunlaşmasına rağmen KHK’leri denetleyemeyen bir Anayasa Mahkememiz ve bu mahkemenin yetkilerini aşan bir OHAL komisyonu bulunmaktadır.

İlk KHK’den tam bir yıldan fazla süre sonra 14 Eylül 2017’de başvuru almayı sonlandıran OHAL komisyonu  240 günden fazladır inceleme yapmakta ancak daha sadece 310 kisinin dönüşü için karar almış durumdadır. Komisyon karar vermek için neyi bekliyor ki. Yüz bini aşkın kişi yıllarca komisyonu ve sonrasında idare mahkemesi sürecini bekleyecek. AKP adaleti bu kadar!

Yüzbinlerce ihraç, eşleri, çocukları, anne-babaları daha geniş çevrede arkadaşları, tanıdıkları esnaf, kiracısı oldukları ev sahibi, vs. etraflarında söz kurdukları onları tanıyan herkes bu “işten atma işleminin haksız olduğunu” biliyor. 28 Şubat sürecinde üniversiteye alınmayan baş örtülülere gösterilen duyarlılığın daha yoğun şekilde “üniversite bitirmiş, işe girmiş ama şimdi kamuya giremeyen yüzbinlere gösterileceği” gün gibi aşikardır. OHAL baskısı, medyasızlık ve genel korku iklimi yapılan bu zulme karşı çıkan seslerin tam ve etkili duyulmasını önlemektedir. Referandum gösterdi ki İstanbul, Ankara gibi ihraçların en yoğun olduğu yerlerde siyasal iktidar zemin kaybetmiştir. Bu zemin kaybı ülkenin en büyük metropolü olan Ankara, İstanbul, Bursa gibi Büyükşehir Belediye başkanlarının sessiz sedasız istifası ile sonuçlanmıştır. Bu “mental” yorgunluğa ihraçların 24 Haziran seçimlerinde söyleyecek sözü var elbette ;
İhraçlar ve milyonlara varan “seçmenleri” kime oy verecek? sorusu sorumlu olan siyasal iktidarın tabanından doğru sorulan bir sorudur. İhraçların uğradığı haksızlığın komisyon, mahkeme vb. bir yerde telafisi artık mümkün değildir. Meclis bugün KHK’leri bir yasa ile iptal etse dahi bir yıldan fazladır yaşanılan zulüm sona ermiş olacak ama yaşanılan haksızlıkların sonuçları devam edecek. Kanunsuz suç ve ceza olmaz ilkesi ve masumiyet karinesi yasa ve anayasalar ihlal edilerek ortadan kaldırıldı. İhraçlara yapılan haksızlığın hukuken sorulması gereklidir. Bu nedenle AKP’ye sadece mahkemelerde değil sandıkta da hesap sorulmalıdır. Bu hukuksuzluğun en hızlı ve adil çözümü tüm KHK’lerin mecliste derhal tüm sonuçları ile iptal edilmesiydi. Ancak baskın seçim takvimi nedeniyle bunun yapılabilmesi mümkün gözükmemektedir. Bunu zamanında yapmayan iktidar ihraç veya ihraç yakını seçmenleri gözden tamamen çıkarmış demektir. Her ihraç kendi öyküsünü etrafındaki tüm insanlara ulaştırsa yapılan haksızlık ve bu haksızlığa neden olan iktidar için negatif anlamd yeterlidir. Bir milyonu aşan seçmen bugünden başlayarak 2018 genel seçimleri için çalışmalı ve AKP’den hesap sormalıdır.
Hukuktan kaçan, Mahkemeden, OHAL komisyonuna sığınan ve bu komisyonu işlettirmeyen AKP iktidarıdır. Hesabını sandıkta vermelidir. Haydi ihraçlar hesap sormak için seçim çalışmasına. Sizi kamudan ihraç edenleri meclisten veya en azından iktidar olmaktan ihraç etmek elinizde.
Tamam derseniz diyor ya… Wallah billah tamam. Yeter artık… 600 gündür ihraç olan biri ne desin artık…







28 Nisan 2018 Cumartesi

KÜRTLER MHP’Yİ İKTİDARDA GÖRMEK İSTER Mİ?

        
Milyonlarca Kürt seçmenin MHP üzerine tutumu belirli. Bu tutum MHP'nin söyleminden de bağımsız değil elbette. Yeni olan durum AKP'nin MHP'yi iktidara taşımaya çalışması. 1 Kasım seçimlerinde başlayan ortaklık bir dönemi tamamlayamadı. Erken seçime karar verildi. Şimdi ne olacak?

24 Haziran, hem TBMM için 600 millet vekilinin seçileceği hem de referandum sonrası Cumhurbaşkanı'nın seçileceği seçimin tarihi. İlk turda hem mecliste hem de cumhurbaşkanlığında geçerli oyların çoğunluğunu almak sonuç alıcı olacak. 

Cumhurbaşkanlığı için yapılacak ikinci tur seçimleri 8 Temmuzda. Tüm toplum kesimleri hiç hazırlıklı olmadıkları bu baskın seçime yönelik tepkilerini ve AKP’nin 1 Kasım seçimlerinden bu yana uygulamalarına yönelik tutumlarını sandığa yansıtacak. 

Birçok değerlendirme, erken seçimin hızla yaklaşan ekonomik felaket krizinin sonuçlarının iktidar açısından daha yıkıcı olacağı öngörüsüyle seçim kararı alındığı yönündedir. Ancak ekonomik gerekçeler dışında birçok faktör önceki seçimlerden farklıdır. Bu yazıda Kürt seçmenlerin cumhur/Kızılelma/milli ittifak için muhtemel itiraz noktaları derlenecektir. Ekonomik temel ve genel geçer itiraz noktaları bu yazıda belirtilmese de herkes için geçerli, Kürt seçmenler için daha da geçerlidir.

1. “Kürtçe’ye dair yapılan müdahaleler” Kürt seçmenlerin en çok itiraz ettikleri noktaları oluşturacaktır. BDP’li belediyelerin başlattığı “çok dilli belediyecilik” çalışmalarına karşı yönelen kayyumlar, neredeyse her yerde Kürtçe’nin görünürlüğüne karşı bir faaliyet içerisinde oldular. Belediye faaliyetleri dışında, yol-yön tabelaları, yer isimleri ve diğer  Kürtçe içerikler ya kaldırıldı ya da kısıtlandı. Gerek TBMM konuşmalarında “bilinmeyen dil” vurgusu, gerekse sosyal yaşam içerisinde özellikle işçilerin, pazarcıların, sıradan yurttaşların Kürtçe konuşmasına yönelen saldırı, bu konuda Kürtlerin itiraz noktasını oluşturacaktır. Aslında “Barış Süreci’nde” aşılmaya çalışılan “eski” alışkanlıklar[1] 7 Hazirandan önce başlayan süreçle eski hali aratır olmuştur. Önceki seçimlerde ve seçim programlarında Kürtçe’yi propaganda amaçlı kullanan AKP, bu seçime MHP perspektifi ve uygulamaları ile gelmiştir. Kürtler MHP’ye oy vermiyorsa[2] MHP adaylarına oy verir mi sorusu Kürtçe’ye yaklaşımı bu şekilde olanlara bir ikaz olarak sandığa yansıyacaktır.

2. Türkiye’de ulusal basım yapan Kürtçe gazeteler kapatılmıştır. Kürtçe’nin yayılması ve doğal gelişimi kısıtlanmıştır.

3. Kürtlerin mezarları, anıtları (Roboski, Uğur Kaymaz vb.) ve birçok temsili, Kayyum-AKP faşizmine maruz kalmıştır. Mezar tahribi resmi olarak yalanlanmamıştır.

4. Sur-Cizre-Nusaybin ve daha birçok yerde Kürt kentleri yok edilmiştir. Birçok kutsi değere saldırılar gerçekleştirilmiştir.

5. HDP milletvekilleri, il-ilçe teşkilatları anayasaya aykırı bir şekilde tutuklanmıştır. Bir çoğunun tutuklama süresi alacağı en ağır cezanın süresini geçmiştir.

6. BDP belediyeleri hukuka aykırı bir şekilde gasp edilmiş kayyum atanmıştır. Halkın seçimine darbeci bir yaklaşımla müdahale edilmiştir.

7. OHAL yasakları Kürt yerleşim yerlerinde sıkıyönetim gibi uygulanmış ve OHAL’den önce başlayan sokak yasakları “yaşamı yasaklayan sürece” dönüşmüştür.

8. Irak ve Suriye’de Kürt kazanımlarına yönelik iktidarın saldırıları ve diğer çabaları Kürtlerin nezdinde mahkum edilmiştir.

9. İşsizliğin en yüksek olduğu bölgelerin Diyarbakır-Urfa bölgesinde olması, bölgesel gelişmişlik uçurumlarının derinleşmesi, 17 yıllık iktidara rağmen en geri kalmış illerin Muş, Ağrı ve Şırnak olması ve göç vermesine rağmen bölgede devam eden yoksulluk ve işsizlik AKP’nin bölgeye bakış açısını göstermektedir.

10. “Çözüm sürecinden” “AB sürecinden” “Demokratikleşmeden[3]” vazgeçen bir AKP günün sonunda ayakları altına aldığını deklere ettiği[4] bir siyasete teslim olmuş durumdadır. Bir dönem söylem düzeyinde bile olsa paket paket demokrasi taşıyan AKP günün sonunda kurt'a kuyruk oldu... Kürt seçmenler gözden çıkarılmış gibi... Acaba Kürt seçmenler ne diyecek! MHP İktidarına Hazır mı Kürtler!




24 Nisan 2018 Salı

HOKOS POKUS SEÇİM ve EKO-POLİTİK FAKTÖRLER


HOKOS POKUS SEÇİM ve EKO-POLİTİK FAKTÖRLER

1-  Türkiye, birçok araştırmanın nesnesi olabilecek düzeyde ilgi çeken ilginç bir ülke. Geçen hafta “uyum komisyonu” adına açıklama yapan AKP’li Genel Başkan Yardımcısı Hayati Yazıcı 20 gün önce  “erken seçim yok” demiş[1]. Sadece o mu? Tabi ki hayır, bunu söylemeyen Genel Başkan yardımcısı yok gibi[2]. Misal Bostancı; “AK Parti Grup Başkanvekili Bostancı, "Erken seçim yok, seçim zamanında olacak. AK Parti her zaman seçimleri zamanında yaptı. Kim ne derse desin, seçimler zamanında yapılacak" dedi. Daha bir ay içinde AKP Genel Başkanının bu minvaldeki beyanları çınlıyor yandaş gazetelerde. Burada iki durum var. İlki, sıradan vekillere zaten sorulmamıştır. Ancak demekki seçim kararı AKP Genel Başkan Yardımcılarına dahi danışılmadan alındı. İkinci seçenek bile bile yalan söylemek oluyor ki bence ikinci olasılık daha düşük. Çünkü tek adamın her şeye karar verdiği yerde danışmaya gerek yoktur. Bahçeli geçen Salı günü açıklama yaptığında bile AKP’li Sözcüler bu konuda bir fikir beyan etmediler ve bence en çok şaşıranlar da AKP vekiller olmuştur. Ne güzel tek başına ittifaksız ve OHAL mevsimli iktidardaydık. Şimdi ol bakalım  aday aday adayı… diyen az değildir.  Neyse “kulisin omurgası yok” lafı uzatmadan reel durum nedir ona bakalım…

2- Herkes biliyor ki ekonomik hal ve vaziyet 2014 ve öncesi ile kıyaslanamayacak düzeyde olumsuz durumdadır. 7 Haziran 2015te dolar 2,66 TL, 1 Kasım 2015’te de 2,80 TL idi. Şimdi 4 TL’nin üzerinde ve bu etki nedeniyle o dönem tek haneli olan ENFLASYON, İŞSİZLİK VE FAİZ ORANI ŞİMDİ ÇİFT HANELİ. Bu nedenle AKP’yi götürecek ilk etken ekonomidir. Milyonlarca işsiz, atanmayan, ihraç, işten atılan yurttaş, aileleri AKP’ye dur diyecektir.

   
   Yukarıdaki tabloda görüleceği üzere hem dolar kuru hem de enflasyon oranı OHAL döneminde radikal bir artış göstermiştir. Özellikle zamların seçmenleri bezdirdiği kamuoyu araştırmalarına yansımaktadır. Benzinden sonra mazot fiyatlarının 6 TL'ye doğru tırmanışı ve "iğneden ipliğe" herşeye çok kısa sürede gelen zamma karşılık ücretlerin aynı oranda artmaması seçmen davranışını ençok etkileyecek unsurdur. AKP, 2010 yılından bu yana açığa çıkan şekilde ücretleri azaltan bir politika izliyordu. OHAL ile birlikte buna fiyatların genel artışı da eklenmiştir. OHAL'in işsiz sayısını da arttırdığı bu dönemde ekonomik sorunlar halkın en önemli sorunudur. 

3- OHAL ve savaş haline girmiş bir ülkede seçmen davranışı değişikliğine neden olabilecek birçok faktör vardır. Milliyetçilik ve korku dalgalarının süreklileştirilmesi ve medyaya yönelik karartma çalışmaları seçmen davranışı değişikliğini önleme amaçlıdır. Ancak “biz gelsek istikrar sürer”  yalanı da bu şekilde ortaya çıkmıştır. AKP artık hukuk dışılık, OHAL, İhraçlar, içte ve dışta tutarsız siyasetle özdeş bir partidir. AKP karşısında "Hayırcıları" birleştiren bu motivasyondur. 8 temmuzda 2. tur Cumhurbaşkanı seçimlerinde bu motivasyon AKP'yi safdışı bırakabilir. 

4- 2014 yerel seçim sonuçları; kayyum (BDP’liler), istifalar (Ankara, İstanbul, Bursa, …) ve görevden almalar (Şişli, Ataşehir vb.) nedeniyle 2016-7 yılında FİİLİ OLARAK İPTAL EDİLMİŞTİR. Seçmenin buna nasıl yaklaşacağı öngörülebilir değildir. Siyasal iktidara yönelik büyük bir tepki oyu olabileceği öngörülmelidir. “Milli irade” diye diye boğaz patlatanlar CHP ve HDP’li kaç vekili görevden almış, tutuklamıştır. Daha önemlisi “vekil olmak” işlevsizleşmiştir. AKP’li vekiller dahi partileri iktidarda olmasına rağmen yasama görevi icra edememiştir. OHAL KHK’leri ile herhangi bir vekile danışılmadan yapılan düzenlemeler meclisin yaptığı düzenlemelerden daha kapsamlıdır. "Meclisin yeniden meclis olması için" AKP iktidardan uzaklaştırılmalıdır. Bu uzaklaştırmanın en meşru yolu sandıktır. Aksi takdirde 15 temmuzdaki darbe girişimi gibi vakalar hem gayrı meşru hem de tüm topluma zararlıdır. 15 Temmuz sadece AKP iktidarına “Allah’ın lütfu” olmuştur. Onun dışında tüm toplum kesimleri darbe girişiminin faturasını OHAL’le, zamla, ek vergilerle ve borçlanarak hala ödemektedir.

5- İyi Parti ve Saadet Partisi’nin genel seçimlerde gösterebilecekleri varlık önceki seçimlerdeki oranları ile kıyaslanabilir değildir. Bu yönüyle tüm senaryoları temelsizleştirebilir. CHP’nin 15 vekil çıkışı bile AKP sözcülerini çıldırtmış durumdadır. CHP’nin bu çıkışının olmaması durumunda YSK’nin nasıl bir karar alacağı ise tarihin tozlu sayfalarında kalmayacaktır. Saadet ve İyi partinin birbiriyle veya başka bir partiyle ittifak kurması halinde ise senaryolarda radikal etkileri olabilir. Özellikle İyi Parti’nin değişik kamuoyu araştırmalarında çok farklı sonuçlarla kamuoyuna sunulduğu bilinmektedir. Yine Karamollaoğlu üzerinden Saadet Partisi’ne özellikle anaakım medya (!) dışında yer açıldığı gözlemlenmektedir. Bu iki partiye özellikle AKP ve MHP tabanından kararsızlaşan seçmenin gideceği kesindir. Gerek AKP gerekse MHP önceki seçimlerdeki hiçbir vaadini tutmamış ve seçmenine verdiği sözü yerine getirmemiştir. AKP OHAL uygulamalarının en büyük mağdur kesimi muhafazakar yurttaşlardır. İşsizliğin 2017 yılında ençok arttığı bölge Kayseri-Sivas ve Yozgat bölgesidir.

6- Partiler arası ittifak vb. yaklaşımların birebir seçmen davranışına yansımaMA olasılığı bulunmaktadır. Örneğin MHP ile AKP arasında kurulacak İstanbul’daki bir ittifakta AKP’li Kürt seçmenlerin AKP’ye oy verip vermeyeceği bugünden öngörülemez. “Çözüm sürecinin sonlandırılması, Sur-Cizre-Nusaybin ile başlayıp Afrin ile devam eden süreç” üzerine MHP ile oluşturulacak “Kızılelma koalisyonu”, Kürt ve hatta halis dindarlardan oy almayabilir. Benzer bir değerlendirme HDP ve CHP’nin arasındaki bir ittifakta CHP’nin “ulusalcı” seçmeni için de geçerlidir. Ancak 1. Durum 2.’den daha büyük bir olasılık içermektedir. Özetle Kürtler MHP oy vermiyorsa ortağına da oy vermez. MHP, Kürt nufusun yoğun olduğu yerlerde % 3 veya altında oy almaktadır.

7- Yerel seçimlerde ittifak kurmak ile genel seçimlerde ittifak kurmak aynı şekilde ve etkide gerçekleşemeyebilir. Bunu gören iktidarın acelece tutumu seçmenlere bu paniği sorgulatabilir. Bugüne kadar hiçbir seçimi erkene almayan ve bununla da abartılı bir şekilde övünen siyasal iktidar pat diye iki ay içerisinde seçime gitme kararı aldı. Bu konuda teknik anlamda dahi birçok çalışmanın henüz yapılmadığı veya nasıl yapılacağı bilinmediği ortadadır[3]. Örneğin bugün Hayati Yazıcı’nın açıklamasına göre Cumhurbaşkanı adayı olan kişi milletvekili adayı olamayacak. Yani Erdoğan ikinci turda da seçilemezse milletvekili de olamayacak anlamına geliyor. Bu durum Erdoğan karşıtları için siyaseten tasfiyeye imkan sunmaktadır.

8-  Bir iki hafta içerisinde netleşecek olan durum “ittifakların içerisinde yer bulamayan güçlü adayların aday olup olmayacağı durumudur. Örneğin istifa ettirilen ve yerelde bir karşılığı olan önceki dönem belediye başkanlarının milletvekilliğine aday olması ya da “taraf değiştirmesi” durumunda ittifaklarda çatlaklar olabilecektir. Bu seçimde bu olasılığın fazlasıyla gerçekleşme ihtimali vardır. “Zorla ve tehditle” istifa ettirilen başkanlar “onur meselesi yapıp” (siyaseten düşük bir olasılık) kendileri bağımsız veya bir partiden milletvekili adayı olabilir, başka bir adayı destekleyebilir veya ittifakın adayını desteklemede “susma hakkını” kullanabilir.

9- Seçimin “tek sol partisi” HDP’nin baraj sorunun olmadığı birçok araştırmada gösterilmektedir. HDP dışında saadet veya iyi partinin veya dahil oldukları ittifakın barajı geçmesi durumunda AKP 7 hazirandan beter bir duruma düşecektir. HDP’nin 7 haziran düzeyinde veya üzerinde oy alması durumunda vekil sayısını 90-100 arası düzeye yükseltmesi mümkündür. Bu noktada özellikle Kürt ve Sol seçmenlerin parlamenter siyasetten ümitli olmaktan çok var olan OHAL’e, hukuksuzluğa ve faşizme karşı varlık gösterme iradesi belirleyici olacaktır. Ülkedeki “sağcılaşmaya” karşı alternatif hat, kendisi zaten bir ittifak olan HDP üzerinden kurulabilir.







2017 REFRANDUMUNDA NELER DEĞİŞTİRİLMİŞTİ NOTU

   

16  NİSAN 2017 REFERANDUMU SONRASINDA ANAYASA DEĞİŞİKLİKLERİ VE YÜRÜRLÜĞE GİRME[1]


   16 Nisan 2017 referandumu ile 6771 sayılı Kanunla Anayasa’da yapılan değişiklikler, söz konusu Kanun’un 18’inci maddesine göre üç ayrı tarihte yürürlüğe girecektir.
1)  Birlikte yapılan Türkiye Büyük Millet Meclisi ve Cumhurbaşkanlığı seçimleri sonucunda Cumhurbaşkanının göreve başladığı tarih (24 Haziran veya 8 Temmuz tarihlerinden sonra),
2)   Birlikte yapılacak ilk Türkiye Büyük Millet Meclisi ve Cumhurbaşkanlığı seçimlerine ilişkin takvimin başladığı tarih, (Bu hafta başladı)
3)    6771 sayılı Kanun’un halkoylamasında kabul edildiği 16 Nisan 2017 tarihinden itibaren geçerli olanlar.
·         6771 sayılı Kanun ile Anayasa’da yapılan değişiklikler farklı tarihlerde yürürlüğe gireceğinden, Anayasa metni[2] de buna göre düzenlenmiştir. Buna göre, 6771 sayılı Kanun’un 16 Nisan 2017 günü yapılan halkoylamasında kabul edilmesi ile birlikte, bu tarihte yürürlüğe giren değişiklikler metne doğrudan işlenmiştir. 
Yürürlük tarihi, “birlikte yapılan Türkiye Büyük Millet Meclisi ve Cumhurbaşkanlığı seçimleri sonucunda (24 Haziran ve 8 Temmuz) Cumhurbaşkanının göreve başladığı tarih” olan değişiklikler, yerine işlenmiş biçimiyle aşağıda 1. Bölüm’de gösterilmiştir. 
Yürürlük tarihi, “birlikte yapılacak ilk Türkiye Büyük Millet Meclisi ve Cumhurbaşkanlığı seçimlerine ilişkin takvimin başladığı tarih” (Takvim başladı bile:) olan değişikliklere ise, yerine işlenmiş biçimiyle 2. Bölüm'de yer verilmektedir.
  

1. Bölüm


 6771 SAYILI KANUN GEREĞİNCE BİRLİKTE YAPILAN TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ VE CUMHURBAŞKANLIĞI SEÇİMLERİ SONUCUNDA CUMHURBAŞKANININ GÖREVE BAŞLADIĞI TARİHTE YÜRÜRLÜĞE GİRECEK DEĞİŞİKLİKLER

VIII. Yürütme yetkisi ve görevi
MADDE 8- (Değişik: 16/4/2017-6771/16 md.) Yürütme yetkisi ve görevi, Cumhurbaşkanı tarafından, Anayasaya ve kanunlara uygun olarak kullanılır ve yerine getirilir.
IV. Temel hak ve hürriyetlerin kullanılmasının durdurulması
MADDE 15- (Değişik: 16/4/2017-6771/16 md.) Savaş, seferberlik veya olağanüstü hallerde, milletlerarası hukuktan doğan yükümlülükler ihlâl edilmemek kaydıyla, durumun gerektirdiği ölçüde temel hak ve hürriyetlerin kullanılması kısmen veya tamamen durdurulabilir veya bunlar için Anayasada öngörülen güvencelere aykırı tedbirler alınabilir.
 (Değişik: 7/5/2004-5170/2 md.) Birinci fıkrada belirlenen durumlarda da, savaş hukukuna uygun fiiller sonucu meydana gelen ölümler dışında, kişinin yaşama hakkına, maddî ve manevî varlığının bütünlüğüne dokunulamaz; kimse din, vicdan, düşünce ve kanaatlerini açıklamaya zorlanamaz ve bunlardan dolayı suçlanamaz; suç ve cezalar geçmişe yürütülemez; suçluluğu mahkeme kararı ile saptanıncaya kadar kimse suçlu sayılamaz.
I. Kişinin dokunulmazlığı, maddî ve manevî varlığı
MADDE 17- Herkes, yaşama, maddî ve manevî varlığını koruma ve geliştirme hakkına sahiptir.
Tıbbî zorunluluklar ve kanunda yazılı haller dışında, kişinin vücut bütünlüğüne dokunulamaz; rızası olmadan bilimsel ve tıbbî deneylere tâbi tutulamaz.
Kimseye işkence ve eziyet yapılamaz; kimse insan haysiyetiyle bağdaşmayan bir cezaya veya muameleye tâbi tutulamaz.
(Değişik: 7/5/2004-5170/3 md.; 16/4/2017-6771/16 md.) Meşrû müdafaa hali, yakalama ve tutuklama kararlarının yerine getirilmesi, bir tutuklu veya hükümlünün kaçmasının önlenmesi, bir ayaklanma veya isyanın bastırılması veya olağanüstü hallerde yetkili merciin verdiği emirlerin uygulanması sırasında silah kullanılmasına kanunun cevaz verdiği zorunlu durumlarda meydana gelen öldürme fiilleri, birinci fıkra hükmü dışındadır.
III. Kişi hürriyeti ve güvenliği
MADDE 19- Herkes, kişi hürriyeti ve güvenliğine sahiptir.
Şekil ve şartları kanunda gösterilen:
Mahkemelerce verilmiş hürriyeti kısıtlayıcı cezaların ve güvenlik tedbirlerinin yerine getirilmesi; bir mahkeme kararının veya kanunda öngörülen bir yükümlülüğün gereği olarak ilgilinin yakalanması veya tutuklanması; bir küçüğün gözetim altında ıslahı veya yetkili merci önüne çıkarılması için verilen bir kararın yerine getirilmesi; toplum için tehlike teşkil eden bir akıl hastası, uyuşturucu madde veya alkol tutkunu, bir serseri veya hastalık yayabilecek bir kişinin bir müessesede tedavi, eğitim veya ıslahı için kanunda belirtilen esaslara uygun olarak alınan tedbirin yerine getirilmesi; usulüne aykırı şekilde ülkeye girmek isteyen veya giren, ya da hakkında sınır dışı etme yahut geri verme kararı verilen bir kişinin yakalanması veya tutuklanması; halleri dışında kimse hürriyetinden yoksun bırakılamaz.
Suçluluğu hakkında kuvvetli belirti bulunan kişiler, ancak kaçmalarını, delillerin yokedilmesini veya değiştirilmesini önlemek maksadıyla veya bunlar gibi tutuklamayı zorunlu kılan ve kanunda gösterilen diğer hallerde hâkim kararıyla tutuklanabilir. Hâkim kararı olmadan yakalama, ancak suçüstü halinde veya gecikmesinde sakınca bulunan hallerde yapılabilir; bunun şartlarını kanun gösterir.
Yakalanan veya tutuklanan kişilere, yakalama veya tutuklama sebepleri ve haklarındaki iddialar herhalde yazılı ve bunun hemen mümkün olmaması halinde sözlü olarak derhal, toplu suçlarda en geç hâkim huzuruna çıkarılıncaya kadar bildirilir.
(Değişik: 3/10/2001-4709/4 md.; 16/4/2017-6771/16 md.) Yakalanan veya tutuklanan kişi, tutulma yerine en yakın mahkemeye gönderilmesi için gerekli süre hariç en geç kırksekiz saat ve toplu olarak işlenen suçlarda en çok dört gün içinde hâkim önüne çıkarılır. Kimse, bu süreler geçtikten sonra hâkim kararı olmaksızın hürriyetinden yoksun bırakılamaz. Bu süreler olağanüstü hal ve savaş hallerinde uzatılabilir.
(Değişik: 3/10/2001-4709/4 md.) Kişinin yakalandığı veya tutuklandığı, yakınlarına derhal bildirilir.
Tutuklanan kişilerin, makul süre içinde yargılanmayı ve soruşturma veya kovuşturma sırasında serbest bırakılmayı isteme hakları vardır. Serbest bırakılma ilgilinin yargılama süresince duruşmada hazır bulunmasını veya hükmün yerine getirilmesini sağlamak için bir güvenceye bağlanabilir.
Her ne sebeple olursa olsun, hürriyeti kısıtlanan kişi, kısa sürede durumu hakkında karar verilmesini ve bu kısıtlamanın kanuna aykırılığı halinde hemen serbest bırakılmasını sağlamak amacıyla yetkili bir yargı merciine başvurma hakkına sahiptir.
(Değişik: 3/10/2001-4709/4 md.) Bu esaslar dışında bir işleme tâbi tutulan kişilerin uğradıkları zarar, tazminat hukukunun genel prensiplerine göre, Devletçe ödenir.
VI. Vergi ödevi
MADDE 73- Herkes, kamu giderlerini karşılamak üzere, malî gücüne göre, vergi ödemekle yükümlüdür.
Vergi yükünün adaletli ve dengeli dağılımı, maliye politikasının sosyal amacıdır.
Vergi, resim, harç ve benzeri malî yükümlülükler kanunla konulur, değiştirilir veya kaldırılır.
(Değişik: 16/4/2017-6771/16 md.) Vergi, resim, harç ve benzeri malî yükümlülüklerin muaflık, istisnalar ve indirimleriyle oranlarına ilişkin hükümlerinde kanunun belirttiği yukarı ve aşağı sınırlar içinde değişiklik yapmak yetkisi Cumhurbaşkanına verilebilir.
3. Üyelikle bağdaşmayan işler
MADDE 82- Türkiye Büyük Millet Meclisi üyeleri, Devlet ve diğer kamu tüzelkişilerinde ve bunlara bağlı kuruluşlarda; Devletin veya diğer kamu tüzelkişilerinin doğrudan doğruya ya da dolaylı olarak katıldığı teşebbüs ve ortaklıklarda; özel gelir kaynakları ve özel imkânları kanunla sağlanmış kamu yararına çalışan derneklerin ve Devletten yardım sağlayan ve vergi muafiyeti olan vakıfların, kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşları ile sendikalar ve bunların üst kuruluşlarının ve katıldıkları teşebbüs veya ortaklıkların yönetim ve denetim kurullarında görev alamazlar, vekili olamazlar, herhangi bir taahhüt işini doğrudan veya dolaylı olarak kabul edemezler, temsilcilik ve hakemlik yapamazlar.
Türkiye Büyük Millet Meclisi üyeleri, yürütme organının teklif, inha, atama veya onamasına bağlı resmî veya özel herhangi bir işle görevlendirilemezler. (Mülga cümle: 16/4/2017-6771/16 md.)
Türkiye Büyük Millet Meclisi üyeliği ile bağdaşmayan diğer görev ve işler kanunla düzenlenir.
II. Türkiye Büyük Millet Meclisinin görev ve yetkileri
A. Genel olarak
MADDE 87- (Değişik: 3/10/2001-4709/28 md.; 7/5/2004-5170/6 md.; 16/4/2017-6771/5 md.)
Türkiye Büyük Millet Meclisinin görev ve yetkileri, kanun koymak, değiştirmek ve kaldırmak; bütçe ve kesinhesap kanun tekliflerini görüşmek ve kabul etmek; para basılmasına ve savaş ilânına karar vermek; milletlerarası andlaşmaların onaylanmasını uygun bulmak, Türkiye Büyük Millet Meclisi üye tamsayısının beşte üç çoğunluğunun kararı ile genel ve özel af ilânına karar vermek ve Anayasanın diğer maddelerinde öngörülen yetkileri kullanmak ve görevleri yerine getirmektir.
B. Kanunların teklif edilmesi ve görüşülmesi
MADDE 88- (Değişik: 16/4/2017-6771/16 md.) Kanun teklif etmeye milletvekilleri yetkilidir.
(Değişik: 16/4/2017-6771/16 md.) Kanun tekliflerinin Türkiye Büyük Millet Meclisinde görüşülme usul ve esasları İçtüzükle düzenlenir.
C. Kanunların Cumhurbaşkanınca yayımlanması
MADDE 89- Cumhurbaşkanı, Türkiye Büyük Millet Meclisince kabul edilen kanunları onbeş gün içinde yayımlar.
(Değişik: 3/10/2001-4709/29 md.) Yayımlanmasını kısmen veya tamamen uygun bulmadığı kanunları, bir daha görüşülmek üzere, bu hususta gösterdiği gerekçe ile birlikte aynı süre içinde, Türkiye Büyük Millet Meclisine geri gönderir. Cumhurbaşkanınca kısmen uygun bulunmama durumunda, Türkiye Büyük Millet Meclisi sadece uygun bulunmayan maddeleri görüşebilir. Bütçe kanunları bu hükme tâbi değildir.
(Değişik: 16/4/2017-6771/16 md.) Türkiye Büyük Millet Meclisi, geri gönderilen kanunu üye tamsayısının salt çoğunluğuyla aynen kabul ederse, kanun Cumhurbaşkanınca yayımlanır; Meclis, geri gönderilen kanunda yeni bir değişiklik yaparsa, Cumhurbaşkanı değiştirilen kanunu tekrar Meclise geri gönderebilir.
Anayasa değişikliklerine ilişkin hükümler saklıdır.
E. Kanun hükmünde kararname çıkarma yetkisi verme
MADDE 91- (Mülga: 16/4/2017-6771/16 md.)

A. Toplanma ve tatil
MADDE 93- (Değişik: 23/7/1995-4121/11 md.) Türkiye Büyük Millet Meclisi, her yıl Ekim ayının ilk günü kendiliğinden toplanır.
(Değişik: 16/4/2017-6771/16 md.) Meclis, bir yasama yılında en çok üç ay tatil yapabilir; ara verme veya tatil sırasında Cumhurbaşkanınca toplantıya çağrılır.
Meclis Başkanı da doğrudan doğruya veya üyelerin beşte birinin yazılı istemi üzerine, Meclisi toplantıya çağırır.
Ara verme veya tatil sırasında toplanan Türkiye Büyük Millet Meclisinde, öncelikle bu toplantıyı gerektiren konu görüşülmeden ara verme veya tatile devam edilemez.
D. Toplantı ve karar yeter sayısı
MADDE 96- (Değişik: 21/10/2007-5678/3 md.) Türkiye Büyük Millet Meclisi, yapacağı seçimler dahil bütün işlerinde üye tamsayısının en az üçte biri ile toplanır. Türkiye Büyük Millet Meclisi, Anayasada başkaca bir hüküm yoksa toplantıya katılanların salt çoğunluğu ile karar verir; ancak karar yeter sayısı hiçbir şekilde üye tamsayısının dörtte birinin bir fazlasından az olamaz.
(Mülga: 16/4/2017-6771/16 md.)
IV. Türkiye Büyük Millet Meclisinin bilgi edinme ve denetim yolları[3]
MADDE 98- (Değişik: 16/4/2017-6771/6 md.)
Türkiye Büyük Millet Meclisi; Meclis araştırması, genel görüşme, Meclis soruşturması ve yazılı soru yollarıyla bilgi edinme ve denetleme yetkisini kullanır.
Meclis araştırması, belli bir konuda bilgi edinmek için yapılan incelemeden ibarettir.
Genel görüşme, toplumu ve Devlet faaliyetlerini ilgilendiren belli bir konunun Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kurulunda görüşülmesidir.
Meclis soruşturması, Cumhurbaşkanı yardımcıları ve bakanlar hakkında 106 ncı maddenin beşinci, altıncı ve yedinci fıkraları uyarınca yapılan soruşturmadan ibarettir.
Yazılı soru, yazılı olarak en geç onbeş gün içinde cevaplanmak üzere milletvekillerinin, Cumhurbaşkanı yardımcıları ve bakanlara yazılı olarak soru sormalarından ibarettir.
Meclis araştırması, genel görüşme ve yazılı soru önergelerinin verilme şekli, içeriği ve kapsamı ile araştırma usulleri Meclis İçtüzüğü ile düzenlenir.
B. Gensoru
MADDE 99- (Mülga: 16/4/2017-6771/16 md.)
C. Meclis soruşturması
MADDE 100- (Mülga: 16/4/2017-6771/16 md.)
D. Görev ve yetkileri
MADDE 104- (Değişik: 16/4/2017-6771/8 md.)
Cumhurbaşkanı Devletin başıdır. Yürütme yetkisi Cumhurbaşkanına aittir.
Cumhurbaşkanı, Devlet başkanı sıfatıyla Türkiye Cumhuriyetini ve Türk Milletinin birliğini temsil eder; Anayasanın uygulanmasını, Devlet organlarının düzenli ve uyumlu çalışmasını temin eder.
Gerekli gördüğü takdirde, yasama yılının ilk günü Türkiye Büyük Millet Meclisinde açılış konuşmasını yapar.
Ülkenin iç ve dış siyaseti hakkında Meclise mesaj verir.
Kanunları yayımlar.
Kanunları tekrar görüşülmek üzere Türkiye Büyük Millet Meclisine geri gönderir.
Kanunların, Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünün tümünün veya belirli hükümlerinin Anayasaya şekil veya esas bakımından aykırı oldukları gerekçesiyle Anayasa Mahkemesinde iptal davası açar.
Cumhurbaşkanı yardımcıları ile bakanları atar ve görevlerine son verir.
Üst kademe kamu yöneticilerini atar, görevlerine son verir ve bunların atanmalarına ilişkin usul ve esasları Cumhurbaşkanlığı kararnamesiyle düzenler.
Yabancı devletlere Türkiye Cumhuriyetinin temsilcilerini gönderir, Türkiye Cumhuriyetine gönderilecek yabancı devlet temsilcilerini kabul eder.
Milletlerarası andlaşmaları onaylar ve yayımlar.
Anayasa değişikliklerine ilişkin kanunları gerekli gördüğü takdirde halkoyuna sunar.
Milli güvenlik politikalarını belirler ve gerekli tedbirleri alır.
Türkiye Büyük Millet Meclisi adına Türk Silahlı Kuvvetlerinin Başkomutanlığını temsil eder.
Türk Silahlı Kuvvetlerinin kullanılmasına karar verir.
Sürekli hastalık, sakatlık ve kocama sebebiyle kişilerin cezalarını hafifletir veya kaldırır.
Cumhurbaşkanı, yürütme yetkisine ilişkin konularda Cumhurbaşkanlığı kararnamesi çıkarabilir. Anayasanın ikinci kısmının birinci ve ikinci bölümlerinde yer alan temel haklar, kişi hakları ve ödevleriyle dördüncü bölümde yer alan siyasi haklar ve ödevler Cumhurbaşkanlığı kararnamesiyle düzenlenemez. Anayasada münhasıran kanunla düzenlenmesi öngörülen konularda Cumhurbaşkanlığı kararnamesi çıkarılamaz. Kanunda açıkça düzenlenen konularda Cumhurbaşkanlığı kararnamesi çıkarılamaz. Cumhurbaşkanlığı kararnamesi ile kanunlarda farklı hükümler bulunması halinde, kanun hükümleri uygulanır. Türkiye Büyük Millet Meclisinin aynı konuda kanun çıkarması durumunda, Cumhurbaşkanlığı kararnamesi hükümsüz hale gelir.
Cumhurbaşkanı, kanunların uygulanmasını sağlamak üzere ve bunlara aykırı olmamak şartıyla, yönetmelikler çıkarabilir.
Kararnameler ve yönetmelikler, yayımdan sonraki bir tarih belirlenmemişse, Resmî Gazetede yayımlandıkları gün yürürlüğe girer.
Cumhurbaşkanı, ayrıca Anayasada ve kanunlarda verilen seçme ve atama görevleri ile diğer görevleri yerine getirir ve yetkileri kullanır.
E. Cumhurbaşkanının cezai sorumluluğu[4]
MADDE 105- (Değişik: 16/4/2017-6771/9 md.)
Cumhurbaşkanı hakkında, bir suç işlediği iddiasıyla Türkiye Büyük Millet Meclisi üye tamsayısının salt çoğunluğunun vereceği önergeyle soruşturma açılması istenebilir. Meclis, önergeyi en geç bir ay içinde görüşür ve üye tamsayısının beşte üçünün gizli oyuyla soruşturma açılmasına karar verebilir.
Soruşturma açılmasına karar verilmesi halinde, Meclisteki siyasi partilerin, güçleri oranında komisyona verebilecekleri üye sayısının üç katı olarak gösterecekleri adaylar arasından her siyasi parti için ayrı ayrı ad çekme suretiyle kurulacak onbeş kişilik bir komisyon tarafından soruşturma yapılır. Komisyon, soruşturma sonucunu belirten raporunu iki ay içinde Meclis Başkanlığına sunar. Soruşturmanın bu sürede bitirilememesi halinde, komisyona bir aylık yeni ve kesin bir süre verilir.
Rapor Başkanlığa verildiği tarihten itibaren on gün içinde dağıtılır, dağıtımından itibaren on gün içinde Genel Kurulda görüşülür. Türkiye Büyük Millet Meclisi, üye tamsayısının üçte ikisinin gizli oyuyla Yüce Divana sevk kararı alabilir. Yüce Divan yargılaması üç ay içinde tamamlanır, bu sürede tamamlanamazsa bir defaya mahsus olmak üzere üç aylık ek süre verilir, yargılama bu sürede kesin olarak tamamlanır.
Hakkında soruşturma açılmasına karar verilen Cumhurbaşkanı, seçim kararı alamaz.
Yüce Divanda seçilmeye engel bir suçtan mahkûm edilen Cumhurbaşkanının görevi sona erer.
Cumhurbaşkanının görevde bulunduğu sürede işlediği iddia edilen suçlar için görevi bittikten sonra da bu madde hükmü uygulanır.
F. Cumhurbaşkanı yardımcıları, Cumhurbaşkanına vekâlet ve bakanlar[5]
MADDE 106- (Değişik: 16/4/2017-6771/10 md.)
Cumhurbaşkanı, seçildikten sonra bir veya daha fazla Cumhurbaşkanı yardımcısı atayabilir.
Cumhurbaşkanlığı makamının herhangi bir nedenle boşalması halinde, kırkbeş gün içinde Cumhurbaşkanı seçimi yapılır. Yenisi seçilene kadar Cumhurbaşkanı yardımcısı Cumhurbaşkanlığına vekâlet eder ve Cumhurbaşkanına ait yetkileri kullanır. Genel seçime bir yıl veya daha az kalmışsa Türkiye Büyük Millet Meclisi seçimi de Cumhurbaşkanı seçimi ile birlikte yenilenir. Genel seçime bir yıldan fazla kalmışsa seçilen Cumhurbaşkanı Türkiye Büyük Millet Meclisi seçim tarihine kadar görevine devam eder. Kalan süreyi tamamlayan Cumhurbaşkanı açısından bu süre dönemden sayılmaz. Türkiye Büyük Millet Meclisi genel seçimlerinin yapılacağı tarihte her iki seçim birlikte yapılır.
Cumhurbaşkanının hastalık ve yurt dışına çıkma gibi sebeplerle geçici olarak görevinden ayrılması hallerinde, Cumhurbaşkanı yardımcısı Cumhurbaşkanına vekâlet eder ve Cumhurbaşkanına ait yetkileri kullanır.
Cumhurbaşkanı yardımcıları ve bakanlar, milletvekili seçilme yeterliliğine sahip olanlar arasından Cumhurbaşkanı tarafından atanır ve görevden alınır. Cumhurbaşkanı yardımcıları ve bakanlar, 81 inci maddede yazılı şekilde Türkiye Büyük Millet Meclisi önünde andiçerler. Türkiye Büyük Millet Meclisi üyeleri, Cumhurbaşkanı yardımcısı veya bakan olarak atanırlarsa üyelikleri sona erer.
Cumhurbaşkanı yardımcıları ve bakanlar, Cumhurbaşkanına karşı sorumludur. Cumhurbaşkanı yardımcıları ve bakanlar hakkında görevleriyle ilgili suç işledikleri iddiasıyla, Türkiye Büyük Millet Meclisi üye tamsayısının salt çoğunluğunun vereceği önergeyle soruşturma açılması istenebilir. Meclis, önergeyi en geç bir ay içinde görüşür ve üye tamsayısının beşte üçünün gizli oyuyla soruşturma açılmasına karar verebilir.
Soruşturma açılmasına karar verilmesi halinde, Meclisteki siyasi partilerin, güçleri oranında komisyona verebilecekleri üye sayısının üç katı olarak gösterecekleri adaylar arasından, her siyasi parti için ayrı ayrı ad çekme suretiyle kurulacak onbeş kişilik bir komisyon tarafından soruşturma yapılır. Komisyon, soruşturma sonucunu belirten raporunu iki ay içinde Meclis Başkanlığına sunar. Soruşturmanın bu sürede bitirilememesi halinde, komisyona bir aylık yeni ve kesin bir süre verilir.
Rapor Başkanlığa verildiği tarihten itibaren on gün içinde dağıtılır ve dağıtımından itibaren on gün içinde Genel Kurulda görüşülür. Türkiye Büyük Millet Meclisi, üye tamsayısının üçte ikisinin gizli oyuyla Yüce Divana sevk kararı alabilir. Yüce Divan yargılaması üç ay içinde tamamlanır, bu sürede tamamlanamazsa bir defaya mahsus olmak üzere üç aylık ek süre verilir, yargılama bu sürede kesin olarak tamamlanır.
Bu kişilerin görevde bulundukları sürede, görevleriyle ilgili işledikleri iddia edilen suçlar bakımından, görevleri bittikten sonra da beşinci, altıncı ve yedinci fıkra hükümleri uygulanır.
Yüce Divanda seçilmeye engel bir suçtan mahkûm edilen Cumhurbaşkanı yardımcısı veya bakanın görevi sona erer.
Cumhurbaşkanı yardımcıları ve bakanlar, görevleriyle ilgili olmayan suçlarda yasama dokunulmazlığına ilişkin hükümlerden yararlanır.
Bakanlıkların kurulması, kaldırılması, görevleri ve yetkileri, teşkilat yapısı ile merkez ve taşra teşkilatlarının kurulması Cumhurbaşkanlığı kararnamesiyle düzenlenir.
G. Cumhurbaşkanı Genel Sekreterliği
MADDE 107- (Mülga: 16/4/2017-6771/16 md.)
H. Devlet Denetleme Kurulu
MADDE 108- (Değişik: 16/4/2017-6771/16 md.) İdarenin hukuka uygunluğunun, düzenli ve verimli şekilde yürütülmesinin ve geliştirilmesinin sağlanması amacıyla, Cumhurbaşkanlığına bağlı olarak kurulan Devlet Denetleme Kurulu, Cumhurbaşkanının isteği üzerine, tüm kamu kurum ve kuruluşlarında ve sermayesinin yarısından fazlasına bu kurum ve kuruluşların katıldığı her türlü kuruluşta, kamu kurumu niteliğinde olan meslek kuruluşlarında, her düzeydeki işçi ve işveren meslek kuruluşlarında, kamuya yararlı derneklerle vakıflarda, her türlü idari soruşturma, inceleme, araştırma ve denetlemeleri yapar.
(Değişik: 16/4/2017-6771/16 md.) Yargı organları, Devlet Denetleme Kurulunun görev alanı dışındadır.
(Değişik: 16/4/2017-6771/16 md.) Devlet Denetleme Kurulunun Başkan ve üyeleri, Cumhurbaşkanınca atanır.
(Değişik: 16/4/2017-6771/16 md.) Devlet Denetleme Kurulunun işleyişi, üyelerinin görev süresi ve diğer özlük işleri, Cumhurbaşkanlığı kararnamesiyle düzenlenir.
II. Bakanlar Kurulu
A. Kuruluş
MADDE 109- (Mülga: 16/4/2017-6771/16 md.)
B. Göreve başlama ve güvenoyu
MADDE 110- (Mülga: 16/4/2017-6771/16 md.)
C.  Görev sırasında güvenoyu
MADDE 111- (Mülga: 16/4/2017-6771/16 md.)
D. Görev ve siyasî sorumluluk
MADDE 112- (Mülga: 16/4/2017-6771/16 md.)
E. Bakanlıkların kurulması ve bakanlar
MADDE 113- (Mülga: 16/4/2017-6771/16 md.)
F. Seçimlerde geçici Bakanlar Kurulu
MADDE 114- (Mülga: 16/4/2017-6771/16 md.)
G. Tüzükler
MADDE 115- (Mülga: 16/4/2017-6771/16 md.)
H. Türkiye Büyük Millet Meclisi ve Cumhurbaşkanı seçimlerinin yenilenmesi[6]
MADDE 116- (Değişik: 16/4/2017-6771/11 md.)
Türkiye Büyük Millet Meclisi, üye tamsayısının beşte üç çoğunluğuyla seçimlerin yenilenmesine karar verebilir. Bu halde Türkiye Büyük Millet Meclisi genel seçimi ile Cumhurbaşkanlığı seçimi birlikte yapılır.
Cumhurbaşkanının seçimlerin yenilenmesine karar vermesi halinde, Türkiye Büyük Millet Meclisi genel seçimi ile Cumhurbaşkanlığı seçimi birlikte yapılır.
Cumhurbaşkanının ikinci döneminde Meclis tarafından seçimlerin yenilenmesine karar verilmesi halinde, Cumhurbaşkanı bir defa daha aday olabilir.
Seçimlerinin birlikte yenilenmesine karar verilen Meclisin ve Cumhurbaşkanının yetki ve görevleri, yeni Meclisin ve Cumhurbaşkanının göreve başlamasına kadar devam eder.
Bu şekilde seçilen Meclis ve Cumhurbaşkanının görev süreleri de beş yıldır.
İ. Millî Savunma
1. Başkomutanlık ve Genelkurmay Başkanlığı
MADDE 117- Başkomutanlık, Türkiye Büyük Millet Meclisinin manevî varlığından ayrılamaz ve Cumhurbaşkanı tarafından temsil olunur.
(Değişik: 16/4/2017-6771/16 md.) Millî güvenliğin sağlanmasından ve Silahlı Kuvvetlerin yurt savunmasına hazırlanmasından, Türkiye Büyük Millet Meclisine karşı, Cumhurbaşkanı sorumludur.
(Değişik: 16/4/2017-6771/16 md.) Cumhurbaşkanınca atanan Genelkurmay Başkanı; Silahlı Kuvvetlerin komutanı olup, savaşta Başkomutanlık görevlerini Cumhurbaşkanlığı namına yerine getirir.
(Mülga: 16/4/2017-6771/16 md.)
(Mülga: 16/4/2017-6771/16 md.)
2. Millî Güvenlik Kurulu
MADDE 118- (Değişik: 3/10/2001-4709/32 md.; 16/4/2017-6771/16 md.) Millî Güvenlik Kurulu; Cumhurbaşkanının başkanlığında, Cumhurbaşkanı yardımcıları, Adalet, Millî Savunma, İçişleri, Dışişleri Bakanları, Genelkurmay Başkanı, Kara, Deniz ve Hava kuvvetleri komutanlarından kurulur.
Gündemin özelliğine göre Kurul toplantılarına ilgili bakan ve kişiler çağrılıp görüşleri alınabilir.
(Değişik: 3/10/2001-4709/32 md.; 16/4/2017-6771/16 md.) Millî Güvenlik Kurulu; Devletin millî güvenlik siyasetinin tayini, tespiti ve uygulanması ile ilgili alınan tavsiye kararları ve gerekli koordinasyonun sağlanması konusundaki görüşlerini Cumhurbaşkanına bildirir. Kurulun, Devletin varlığı ve bağımsızlığı, ülkenin bütünlüğü ve bölünmezliği, toplumun huzur ve güvenliğinin korunması hususunda alınmasını zorunlu gördüğü tedbirlere ait kararlar Cumhurbaşkanınca değerlendirilir.
(Değişik: 16/4/2017-6771/16 md.) Millî Güvenlik Kurulunun gündemi; Cumhurbaşkanı yardımcıları ve Genelkurmay Başkanının önerileri dikkate alınarak Cumhurbaşkanınca düzenlenir.
(Değişik: 16/4/2017-6771/16 md.) Cumhurbaşkanı katılamadığı zamanlar Millî Güvenlik Kurulu Cumhurbaşkanı yardımcısının başkanlığında toplanır.
(Değişik: 16/4/2017-6771/16 md.) Millî Güvenlik Kurulu Genel Sekreterliğinin teşkilatı ve görevleri Cumhurbaşkanlığı kararnamesiyle düzenlenir.
III. Olağanüstü hal yönetimi[7]
MADDE 119- (Değişik: 16/4/2017-6771/12 md.)
Cumhurbaşkanı; savaş, savaşı gerektirecek bir durumun başgöstermesi, seferberlik, ayaklanma, vatan veya Cumhuriyete karşı kuvvetli ve eylemli bir kalkışma, ülkenin ve milletin bölünmezliğini içten veya dıştan tehlikeye düşüren şiddet hareketlerinin yaygınlaşması, anayasal düzeni veya temel hak ve hürriyetleri ortadan kaldırmaya yönelik yaygın şiddet hareketlerinin ortaya çıkması, şiddet olayları nedeniyle kamu düzeninin ciddî şekilde bozulması, tabiî afet veya tehlikeli salgın hastalık ya da ağır ekonomik bunalımın ortaya çıkması hallerinde yurdun tamamında veya bir bölgesinde, süresi altı ayı geçmemek üzere olağanüstü hal ilan edebilir.
Olağanüstü hal ilanı kararı, verildiği gün Resmî Gazetede yayımlanır ve aynı gün Türkiye Büyük Millet Meclisinin onayına sunulur.
Türkiye Büyük Millet Meclisi tatilde ise derhal toplantıya çağırılır; Meclis gerekli gördüğü takdirde olağanüstü halin süresini kısaltabilir, uzatabilir veya olağanüstü hali kaldırabilir.
Cumhurbaşkanının talebiyle Türkiye Büyük Millet Meclisi her defasında dört ayı geçmemek üzere süreyi uzatabilir. Savaş hallerinde bu dört aylık süre aranmaz.
Olağanüstü hallerde vatandaşlar için getirilecek para, mal ve çalışma yükümlülükleri ile 15 inci maddedeki ilkeler doğrultusunda temel hak ve hürriyetlerin nasıl sınırlanacağı veya geçici olarak durdurulacağı, hangi hükümlerin uygulanacağı ve işlemlerin nasıl yürütüleceği kanunla düzenlenir.
Olağanüstü hallerde Cumhurbaşkanı, olağanüstü halin gerekli kıldığı konularda, 104 üncü maddenin onyedinci fıkrasının ikinci cümlesinde belirtilen sınırlamalara tabi olmaksızın Cumhurbaşkanlığı kararnamesi çıkarabilir. Kanun hükmündeki bu kararnameler Resmî Gazetede yayımlanır, aynı gün Meclis onayına sunulur.
Savaş ve mücbir sebeplerle Türkiye Büyük Millet Meclisinin toplanamaması hâli hariç olmak üzere; olağanüstü hal sırasında çıkarılan Cumhurbaşkanlığı kararnameleri üç ay içinde Türkiye Büyük Millet Meclisinde görüşülür ve karara bağlanır. Aksi halde olağanüstü hallerde çıkarılan Cumhurbaşkanlığı kararnamesi kendiliğinden yürürlükten kalkar.
2. Şiddet olaylarının yaygınlaşması ve kamu düzeninin ciddî şekilde bozulması sebepleriyle olağanüstü hal ilânı
MADDE 120- (Mülga: 16/4/2017-6771/16 md.)
3. Olağanüstü hallerle ilgili düzenleme
MADDE 121- (Mülga: 16/4/2017-6771/16 md.)
B. Sıkıyönetim, seferberlik ve savaş hali
MADDE 122- (Mülga: 16/4/2017-6771/16 md.)
IV. İdare
A. İdarenin esasları
1. İdarenin bütünlüğü ve kamu tüzelkişiliği
MADDE 123- İdare, kuruluş ve görevleriyle bir bütündür ve kanunla düzenlenir.
İdarenin kuruluş ve görevleri, merkezden yönetim ve yerinden yönetim esaslarına dayanır.
(Değişik: 16/4/2017-6771/16 md.) Kamu tüzelkişiliği, kanunla veya Cumhurbaşkanlığı kararnamesiyle kurulur.
2. Yönetmelikler
MADDE 124-  (Değişik: 16/4/2017-6771/16 md.) Cumhurbaşkanı, bakanlıklar ve kamu tüzelkişileri, kendi görev alanlarını ilgilendiren kanunların ve Cumhurbaşkanlığı kararnamelerinin uygulanmasını sağlamak üzere ve bunlara aykırı olmamak şartıyla, yönetmelikler çıkarabilirler.
Hangi yönetmeliklerin Resmî Gazetede yayımlanacağı kanunda belirtilir.
B. Yargı yolu
MADDE 125- İdarenin her türlü eylem ve işlemlerine karşı yargı yolu açıktır. (Ek cümleler: 13/8/1999-4446/2 md.) Kamu hizmetleri ile ilgili imtiyaz şartlaşma ve sözleşmelerinde bunlardan doğan uyuşmazlıkların millî veya milletlerarası tahkim yoluyla çözülmesi öngörülebilir. Milletlerarası tahkime ancak yabancılık unsuru taşıyan uyuşmazlıklar için gidilebilir.
(Ek cümle: 12/9/2010-5982/11 md.) (Değişik: 16/4/2017-6771/16 md.) Yüksek Askerî Şûranın terfi işlemleri ile kadrosuzluk nedeniyle emekliye ayırma hariç her türlü ilişik kesme kararlarına karşı yargı yolu açıktır.
İdarî işlemlere karşı açılacak davalarda süre, yazılı bildirim tarihinden başlar.
(Değişik: 12/9/2010-5982/11 md.) Yargı yetkisi, idarî eylem ve işlemlerin hukuka uygunluğunun denetimi ile sınırlı olup, hiçbir surette yerindelik denetimi şeklinde kullanılamaz. Yürütme görevinin kanunlarda gösterilen şekil ve esaslara uygun olarak yerine getirilmesini kısıtlayacak, idarî eylem ve işlem niteliğinde veya takdir yetkisini kaldıracak biçimde yargı kararı verilemez.
İdarî işlemin uygulanması halinde telafisi güç veya imkânsız zararların doğması ve idarî işlemin açıkça hukuka aykırı olması şartlarının birlikte gerçekleşmesi durumunda gerekçe gösterilerek yürütmenin durdurulmasına karar verilebilir.
(Değişik: 16/4/2017-6771/16 md.) Kanun, olağanüstü hallerde, seferberlik ve savaş halinde ayrıca millî güvenlik, kamu düzeni, genel sağlık nedenleri ile yürütmenin durdurulması kararı verilmesini sınırlayabilir.
İdare, kendi eylem ve işlemlerinden doğan zararı ödemekle yükümlüdür.
2. Mahallî idareler
MADDE 127- Mahallî idareler; il, belediye veya köy halkının mahallî müşterek ihtiyaçlarını karşılamak üzere kuruluş esasları kanunla belirtilen ve karar organları, gene kanunda gösterilen, seçmenler tarafından seçilerek oluşturulan kamu tüzelkişileridir.
Mahallî idarelerin kuruluş ve görevleri ile yetkileri, yerinden yönetim ilkesine uygun olarak kanunla düzenlenir.
(Değişik: 23/7/1995-4121/12 md.) Mahallî idarelerin seçimleri, 67 nci maddedeki esaslara göre beş yılda bir yapılır. (Mülga cümle: 16/4/2017-6771/16 md.) Kanun, büyük yerleşim merkezleri için özel yönetim biçimleri getirebilir.
Mahallî idarelerin seçilmiş organlarının, organlık sıfatını kazanmalarına ilişkin itirazların çözümü ve kaybetmeleri, konusundaki denetim yargı yolu ile olur. Ancak, görevleri ile ilgili bir suç sebebi ile hakkında soruşturma veya kovuşturma açılan mahallî idare organları veya bu organların üyelerini, İçişleri Bakanı, geçici bir tedbir olarak, kesin hükme kadar uzaklaştırabilir.
Merkezî idare, mahallî idareler üzerinde, mahallî hizmetlerin idarenin bütünlüğü ilkesine uygun şekilde yürütülmesi, kamu görevlerinde birliğin sağlanması, toplum yararının korunması ve mahallî ihtiyaçların gereği gibi karşılanması amacıyla, kanunda belirtilen esas ve usuller dairesinde idarî vesayet yetkisine sahiptir.
(Değişik: 16/4/2017-6771/16 md.) Mahallî idarelerin belirli kamu hizmetlerinin görülmesi amacı ile, kendi aralarında Cumhurbaşkanının izni ile birlik kurmaları, görevleri, yetkileri, maliye ve kolluk işleri ve merkezî idare ile karşılıklı bağ ve ilgileri kanunla düzenlenir. Bu idarelere, görevleri ile orantılı gelir kaynakları sağlanır.
2. Yükseköğretim üst kuruluşları
MADDE 131- Yükseköğretim kurumlarının öğretimini planlamak, düzenlemek, yönetmek, denetlemek, yükseköğretim kurumlarındaki eğitim- öğretim ve bilimsel araştırma faaliyetlerini yönlendirmek bu kurumların kanunda belirtilen amaç ve ilkeler doğrultusunda kurulmasını, geliştirilmesini ve üniversitelere tahsis edilen kaynakların etkili bir biçimde kullanılmasını sağlamak ve öğretim elemanlarının yetiştirilmesi için planlama yapmak maksadı ile Yükseköğretim Kurulu kurulur.
(Değişik: 7/5/2004-5170/8 md.; 16/4/2017-6771/16 md.) Yükseköğretim Kurulu, üniversiteler tarafından seçilen ve sayıları, nitelikleri, seçilme usulleri kanunla belirlenen adaylar arasından rektörlük ve öğretim üyeliğinde başarılı hizmet yapmış profesörlere öncelik vermek sureti ile Cumhurbaşkanınca atanan üyeler ve Cumhurbaşkanınca doğrudan doğruya seçilen üyelerden kurulur.
Kurulun teşkilatı, görev, yetki, sorumluluğu ve çalışma esasları kanunla düzenlenir.
G. Atatürk Kültür, Dil ve Tarih Yüksek Kurumu
MADDE 134- (Değişik: 16/4/2017-6771/16 md.) Atatürkçü düşünceyi, Atatürk ilke ve inkılâplarını, Türk kültürünü, Türk tarihini ve Türk dilini bilimsel yoldan araştırmak, tanıtmak ve yaymak ve yayınlar yapmak amacıyla; Atatürk’ün manevî himayelerinde, Cumhurbaşkanının gözetim ve desteğinde, Cumhurbaşkanının görevlendireceği bakana bağlı; Atatürk Araştırma Merkezi, Türk Dil Kurumu, Türk Tarih Kurumu ve Atatürk Kültür Merkezinden oluşan, kamu tüzelkişiliğine sahip “Atatürk Kültür, Dil ve Tarih Yüksek Kurumu” kurulur.
Türk Dil Kurumu ile Türk Tarih Kurumu için Atatürk’ün vasiyetnamesinde belirtilen malî menfaatler saklı olup kendilerine tahsis edilir.
Atatürk Kültür, Dil ve Tarih Yüksek Kurumunun; kuruluşu, organları, çalışma usulleri ve özlük işleri ile kuruluşuna dahil kurumlar üzerindeki yetkileri kanunla düzenlenir.
J. Kanunsuz emir
MADDE 137- (Değişik: 16/4/2017-6771/16 md.) Kamu hizmetlerinde herhangi bir sıfat ve suretle çalışmakta olan kimse, üstünden aldığı emri, yönetmelik, Cumhurbaşkanlığı kararnamesi, kanun veya Anayasa hükümlerine aykırı görürse, yerine getirmez ve bu aykırılığı o emri verene bildirir. Ancak, üstü emrinde ısrar eder ve bu emrini yazı ile yenilerse, emir yerine getirilir; bu halde, emri yerine getiren sorumlu olmaz.
Konusu suç teşkil eden emir, hiçbir suretle yerine getirilmez; yerine getiren kimse sorumluluktan kurtulamaz.
Askerî hizmetlerin görülmesi ve acele hallerde kamu düzeni ve kamu güvenliğinin korunması için kanunla gösterilen istisnalar saklıdır.
3. Görev ve yetkileri
MADDE 148- (Değişik: 12/9/2010-5982/18 md.; 16/4/2017-6771/16 md.) Anayasa Mahkemesi, kanunların, Cumhurbaşkanlığı kararnamelerinin ve Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünün Anayasaya şekil ve esas bakımlarından uygunluğunu denetler ve bireysel başvuruları karara bağlar. Anayasa değişikliklerini ise sadece şekil bakımından inceler ve denetler. Ancak, olağanüstü hallerde ve savaş hallerinde çıkarılan Cumhurbaşkanlığı kararnamelerinin şekil ve esas bakımından Anayasaya aykırılığı iddiasıyla, Anayasa Mahkemesinde dava açılamaz.
Kanunların şekil bakımından denetlenmesi, son oylamanın, öngörülen çoğunlukla yapılıp yapılmadığı; Anayasa değişikliklerinde ise, teklif ve oylama çoğunluğuna ve ivedilikle görüşülemeyeceği şartına uyulup uyulmadığı hususları ile sınırlıdır. Şekil bakımından denetleme, Cumhurbaşkanınca veya Türkiye Büyük Millet Meclisi üyelerinin beşte biri tarafından istenebilir. Kanunun yayımlandığı tarihten itibaren on gün geçtikten sonra, şekil bozukluğuna dayalı iptal davası açılamaz; def’i yoluyla da ileri sürülemez.
(Ek fıkra: 12/9/2010-5982/18 md.) Herkes, Anayasada güvence altına alınmış temel hak ve özgürlüklerinden, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi kapsamındaki herhangi birinin kamu gücü tarafından, ihlal edildiği iddiasıyla Anayasa Mahkemesine başvurabilir. Başvuruda bulunabilmek için olağan kanun yollarının tüketilmiş olması şarttır.
(Ek fıkra: 12/9/2010-5982/18 md.) Bireysel başvuruda, kanun yolunda gözetilmesi gereken hususlarda inceleme yapılamaz.
(Ek fıkra: 12/9/2010-5982/18 md.) Bireysel başvuruya ilişkin usul ve esaslar kanunla düzenlenir.
(Değişik: 12/9/2010-5982/18 md.; 16/4/2017-6771/16 md.) Anayasa Mahkemesi Cumhurbaşkanını, Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanını, Cumhurbaşkanı yardımcılarını, bakanları, Anayasa Mahkemesi, Yargıtay, Danıştay Başkan ve üyelerini, Başsavcılarını, Cumhuriyet Başsavcıvekilini, Hâkimler ve Savcılar Kurulu ve Sayıştay Başkan ve üyelerini görevleriyle ilgili suçlardan dolayı Yüce Divan sıfatıyla yargılar.
 (Ek fıkra: 12/9/2010-5982/18 md.) (Değişik: 16/4/2017-6771/16 md.) Genelkurmay Başkanı, Kara, Deniz ve Hava Kuvvetleri Komutanları da görevleriyle ilgili suçlardan dolayı Yüce Divanda yargılanırlar.
Yüce Divanda, savcılık görevini Cumhuriyet Başsavcısı veya Cumhuriyet Başsavcıvekili yapar.
(Değişik: 12/9/2010-5982/18 md.) Yüce Divan kararlarına karşı yeniden inceleme başvurusu yapılabilir. Genel Kurulun yeniden inceleme sonucunda verdiği kararlar kesindir.
Anayasa Mahkemesi, Anayasa ile verilen diğer görevleri de yerine getirir.
5. İptal davası
MADDE 150- (Değişik: 16/4/2017-6771/16 md.) Kanunların, Cumhurbaşkanlığı kararnamelerinin, Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünün veya bunların belirli madde ve hükümlerinin şekil ve esas bakımından Anayasaya aykırılığı iddiasıyla Anayasa Mahkemesinde doğrudan doğruya iptal davası açabilme hakkı, Cumhurbaşkanına, Türkiye Büyük Millet Meclisinde en fazla üyeye sahip iki siyasi parti grubuna ve üye tamsayısının en az beşte biri tutarındaki üyelere aittir. (Mülga cümle: 16/4/2017-6771/16 md.)
6. Dava açma süresi
MADDE 151- (Değişik: 16/4/2017-6771/16 md.) Anayasa Mahkemesinde doğrudan doğruya iptal davası açma hakkı, iptali istenen kanun, Cumhurbaşkanlığı kararnamesi veya İçtüzüğün Resmî Gazetede yayımlanmasından başlayarak altmış gün sonra düşer.
7. Anayasaya aykırılığın diğer mahkemelerde ileri sürülmesi
MADDE 152- (Değişik: 16/4/2017-6771/16 md.) Bir davaya bakmakta olan mahkeme, uygulanacak bir kanun veya Cumhurbaşkanlığı kararnamesinin hükümlerini Anayasaya aykırı görürse veya taraflardan birinin ileri sürdüğü aykırılık iddiasının ciddî olduğu kanısına varırsa, Anayasa Mahkemesinin bu konuda vereceği karara kadar davayı geri bırakır.
Mahkeme, Anayasaya aykırılık iddiasını ciddî görmezse bu iddia, temyiz merciince esas hükümle birlikte karara bağlanır.
Anayasa Mahkemesi, işin kendisine gelişinden başlamak üzere beş ay içinde kararını verir ve açıklar. Bu süre içinde karar verilmezse mahkeme davayı yürürlükteki kanun hükümlerine göre sonuçlandırır. Ancak, Anayasa Mahkemesinin kararı, esas hakkındaki karar kesinleşinceye kadar gelirse, mahkeme buna uymak zorundadır.
Anayasa Mahkemesinin işin esasına girerek verdiği red kararının Resmî Gazetede yayımlanmasından sonra on yıl geçmedikçe aynı kanun hükmünün Anayasaya aykırılığı iddiasıyla tekrar başvuruda bulunulamaz.
8. Anayasa Mahkemesinin kararları
MADDE 153- Anayasa Mahkemesinin kararları kesindir. İptal kararları gerekçesi yazılmadan açıklanamaz.
(Değişik: 16/4/2017-6771/16 md.) Anayasa Mahkemesi bir kanun veya Cumhurbaşkanlığı kararnamesinin tamamını veya bir hükmünü iptal ederken, kanun koyucu gibi hareketle, yeni bir uygulamaya yol açacak biçimde hüküm tesis edemez.
(Değişik: 16/4/2017-6771/16 md.) Kanun, Cumhurbaşkanlığı kararnamesi veya Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğü ya da bunların hükümleri, iptal kararlarının Resmî Gazetede yayımlandığı tarihte yürürlükten kalkar. Gereken hallerde Anayasa Mahkemesi iptal hükmünün yürürlüğe gireceği tarihi ayrıca kararlaştırabilir. Bu tarih, kararın Resmî Gazetede yayımlandığı günden başlayarak bir yılı geçemez.
(Değişik: 16/4/2017-6771/16 md.) İptal kararının yürürlüğe girişinin ertelendiği durumlarda, Türkiye Büyük Millet Meclisi, iptal kararının ortaya çıkardığı hukukî boşluğu dolduracak kanun teklifini öncelikle görüşüp karara bağlar.
İptal kararları geriye yürümez.
Anayasa Mahkemesi kararları Resmî Gazetede hemen yayımlanır ve yasama, yürütme ve yargı organlarını, idare makamlarını, gerçek ve tüzelkişileri bağlar.
C. Danıştay
MADDE 155- Danıştay, idarî mahkemelerce verilen ve kanunun başka bir idarî yargı merciine bırakmadığı karar ve hükümlerin son inceleme merciidir. Kanunla gösterilen belli davalara da ilk ve son derece mahkemesi olarak bakar.
(Değişik: 13/8/1999- 4446/3 md.; 16/4/2017-6771/16 md.) Danıştay, davaları görmek, kamu hizmetleri ile ilgili imtiyaz şartlaşma ve sözleşmeleri hakkında iki ay içinde düşüncesini bildirmek, idarî uyuşmazlıkları çözmek ve kanunla gösterilen diğer işleri yapmakla görevlidir.
(Değişik: 16/4/2017-6771/16 md.) Danıştay üyelerinin dörtte üçü, birinci sınıf idarî yargı hâkim ve savcıları ile bu meslekten sayılanlar arasından Hâkimler ve Savcılar Kurulu; dörtte biri, nitelikleri kanunda belirtilen görevliler arasından Cumhurbaşkanı; tarafından seçilir.
Danıştay Başkanı, Başsavcı, başkanvekilleri ve daire başkanları, kendi üyeleri arasından Danıştay Genel Kurulunca üye tamsayısının salt çoğunluğu ve gizli oyla dört yıl için seçilirler. Süresi bitenler yeniden seçilebilirler.
Danıştayın, kuruluşu, işleyişi, Başkan, Başsavcı, başkanvekilleri, daire başkanları ile üyelerinin nitelikleri ve seçim usulleri, idarî yargının özelliği, mahkemelerin bağımsızlığı ve hâkimlik teminatı esaslarına göre kanunla düzenlenir.
A. Bütçe ve kesinhesap[8]
MADDE 161- (Değişik: 29/10/2005-5428/3 md.; 16/4/2017-6771/15 md.)  
Kamu idarelerinin ve kamu iktisadî teşebbüsleri dışındaki kamu tüzel kişilerinin harcamaları yıllık bütçelerle yapılır.
Malî yıl başlangıcı ile merkezi yönetim bütçesinin hazırlanması, uygulanması ve kontrolü ile yatırımlar veya bir yıldan fazla sürecek iş ve hizmetler için özel süre ve usuller kanunla düzenlenir. Bütçe kanununa, bütçe ile ilgili hükümler dışında hiçbir hüküm konulamaz.
Cumhurbaşkanı bütçe kanun teklifini, malî yılbaşından en az yetmişbeş gün önce, Türkiye Büyük Millet Meclisine sunar. Bütçe teklifi Bütçe Komisyonunda görüşülür. Komisyonun ellibeş gün içinde kabul edeceği metin Genel Kurulda görüşülür ve malî yılbaşına kadar karara bağlanır.
Bütçe kanununun süresinde yürürlüğe konulamaması halinde, geçici bütçe kanunu çıkarılır. Geçici bütçe kanununun da çıkarılamaması durumunda, yeni bütçe kanunu kabul edilinceye kadar bir önceki yılın bütçesi yeniden değerleme oranına göre artırılarak uygulanır.
Türkiye Büyük Millet Meclisi üyeleri, Genel Kurulda kamu idare bütçeleri hakkında düşüncelerini her bütçenin görüşülmesi sırasında açıklarlar, gider artırıcı veya gelirleri azaltıcı önerilerde bulunamazlar.
Genel Kurulda kamu idare bütçeleri ile değişiklik önergeleri, üzerinde ayrıca görüşme yapılmaksızın okunur ve oylanır.
Merkezî yönetim bütçesiyle verilen ödenek, harcanabilecek tutarın sınırını gösterir. Harcanabilecek tutarın Cumhurbaşkanlığı kararnamesiyle aşılabileceğine dair bütçe kanununa hüküm konulamaz.
Carî yıl bütçesindeki ödenek artışını öngören değişiklik teklifleri ile carî ve izleyen yılların bütçelerine malî yük getiren tekliflerde, öngörülen giderleri karşılayabilecek malî kaynak gösterilmesi zorunludur.
Merkezî yönetim kesinhesap kanunu teklifi, ilgili olduğu malî yılın sonundan başlayarak en geç altı ay sonra Cumhurbaşkanı tarafından Türkiye Büyük Millet Meclisine sunulur. Sayıştay genel uygunluk bildirimini, ilişkin olduğu kesinhesap kanun teklifinin verilmesinden başlayarak en geç yetmişbeş gün içinde Meclise sunar.
Kesinhesap kanunu teklifi ve genel uygunluk bildiriminin Türkiye Büyük Millet Meclisine verilmiş olması, ilgili yıla ait Sayıştayca sonuçlandırılamamış denetim ve hesap yargılamasını önlemez ve bunların karara bağlandığı anlamına gelmez.
Kesinhesap kanunu teklifi, yeni yıl bütçe kanunu teklifiyle birlikte görüşülür ve karara bağlanır.
B. Bütçenin görüşülmesi
MADDE 162- (Mülga: 16/4/2017-6771/16 md.)
C. Bütçelerde değişiklik yapılabilme esasları
MADDE 163- (Mülga: 16/4/2017-6771/16 md.)
D. Kesinhesap
MADDE 164- (Mülga: 16/4/2017-6771/16 md.)
I. Planlama; Ekonomik ve Sosyal Konsey[9]
MADDE 166- Ekonomik, sosyal ve kültürel kalkınmayı, özellikle sanayiin ve tarımın yurt düzeyinde dengeli ve uyumlu biçimde hızla gelişmesini, ülke kaynaklarının döküm ve değerlendirilmesini yaparak verimli şekilde kullanılmasını planlamak, bu amaçla gerekli teşkilatı kurmak Devletin görevidir.
Planda millî tasarrufu ve üretimi artırıcı, fiyatlarda istikrar ve dış ödemelerde dengeyi sağlayıcı, yatırım ve istihdamı geliştirici tedbirler öngörülür; yatırımlarda toplum yararları ve gerekleri gözetilir; kaynakların verimli şekilde kullanılması hedef alınır. Kalkınma girişimleri, bu plana göre gerçekleştirilir.
Kalkınma planlarının hazırlanmasına, Türkiye Büyük Millet Meclisince onaylanmasına, uygulanmasına, değiştirilmesine ve bütünlüğünü bozacak değişikliklerin önlenmesine ilişkin usul ve esaslar kanunla düzenlenir.
(Ek fıkra: 12/9/2010-5982/23 md.) (Değişik: 16/4/2017-6771/16 md.) Ekonomik ve sosyal politikaların oluşturulmasında Cumhurbaşkanına istişarî nitelikte görüş bildirmek amacıyla Ekonomik ve Sosyal Konsey kurulur. Ekonomik ve Sosyal Konseyin kuruluş ve işleyişi kanunla düzenlenir.
II. Piyasaların denetimi ve dış ticaretin düzenlenmesi
MADDE 167- Devlet, para, kredi, sermaye, mal ve hizmet piyasalarının sağlıklı ve düzenli işlemelerini sağlayıcı ve geliştirici tedbirleri alır; piyasalarda fiilî veya anlaşma sonucu doğacak tekelleşme ve kartelleşmeyi önler.
(Değişik: 16/4/2017-6771/16 md.) Dış ticaretin ülke ekonomisinin yararına olmak üzere düzenlenmesi amacıyla ithalat, ihracat ve diğer dış ticaret işlemleri üzerine vergi ve benzeri yükümlülükler dışında ek malî yükümlülükler koymaya ve bunları kaldırmaya kanunla Cumhurbaşkanına yetki verilebilir.
GEÇİCİ MADDE 21- (Ek: 16/4/2017-6771/17 md.)
A) Türkiye Büyük Millet Meclisinin 27’nci Yasama Dönemi milletvekili genel seçimi ve Cumhurbaşkanlığı seçimi 3/11/2019 tarihinde birlikte yapılır. Seçimin yapılacağı tarihe kadar Türkiye Büyük Millet Meclisi üyeleri ve Cumhurbaşkanının görevi devam eder. Meclisin seçim kararı alması halinde, 27’nci Yasama Dönemi milletvekili genel seçimi ve Cumhurbaşkanlığı seçimi birlikte yapılır.
B) Bu Kanunun yayımı tarihinden itibaren en geç altı ay içinde Türkiye Büyük Millet Meclisi, bu Kanunla yapılan değişikliklerin gerektirdiği Meclis İçtüzüğü değişikliği ile diğer kanuni düzenlemeleri yapar. Cumhurbaşkanlığı kararnamesiyle düzenleneceği belirtilen değişiklikler ise Cumhurbaşkanının göreve başlama tarihinden itibaren en geç altı ay içinde Cumhurbaşkanı tarafından düzenlenir.
C) Anayasanın 159 uncu maddesinde yapılan düzenlemeye göre Hâkimler ve Savcılar Kurulu üyeleri en geç otuz gün içinde seçilirler ve bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten sonraki kırkıncı günü takip eden iş günü görevlerine başlarlar. Başvurular, bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten itibaren beş gün içinde Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına yapılır. Başkanlık, başvuruları Anayasa ve Adalet Komisyonları Üyelerinden Kurulu Karma Komisyona gönderir. Komisyon on gün içinde her bir üyelik için üç adayı üye tamsayısının üçte iki çoğunluğuyla belirler. Birinci oylamada üçte iki çoğunlukla seçimin sonuçlandırılamaması halinde, ikinci ve üçüncü oylamalar yapılır; bu oylamalarda üye tamsayısının beşte üç çoğunluğunun oyunu alan aday seçilmiş olur. Beşte üç çoğunluğun sağlanamaması halinde üçüncü oylamada en çok oyu almış olan, seçilecek üyelerin iki katı aday arasından ad çekme usulü ile üye belirleme işlemi tamamlanır. Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kurulu aynı usul ve nisapları gözeterek onbeş gün içinde seçimi tamamlar. Mevcut Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu üyeleri, yeni üyelerin göreve başlayacağı tarihe kadar görevlerine devam eder ve bu süre içinde yürürlükteki Kanun hükümlerine göre çalışır. Yeni üyeler, ilgili kanunda değişiklik yapılıncaya kadar mevcut Kanunun Anayasaya aykırı olmayan hükümleri uyarınca çalışır. Görevi sona eren ve Hâkimler ve Savcılar Kuruluna yeniden seçilmeyen üyelerden, talepleri halinde adli yargı hâkim ve savcıları arasından seçilenler Yargıtay üyeliğine, idari yargı hâkim ve savcıları arasından seçilenler Danıştay üyeliğine Hâkimler ve Savcılar Kurulunca seçilir; öğretim üyeleri ve avukatlar arasından seçilenler ise Danıştay üyeliğine Cumhurbaşkanınca atanır. Bu şekilde yapılan seçim ve atamalarda boş kadro olup olmadığına bakılmaz, seçilen ve atanan üye sayısı kadar Yargıtay ve Danıştay kadrolarına üye kadrosu ilave edilir.
D) Askerî Yargıtay ve Askerî Yüksek İdare Mahkemesinden Anayasa Mahkemesi üyeliğine seçilmiş bulunan kişilerin herhangi bir sebeple görevleri sona erene kadar üyelikleri devam eder.
E) Bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarih itibarıyla Askerî Yargıtay, Askerî Yüksek İdare Mahkemesi ve askerî mahkemeler kaldırılmıştır.
Bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten itibaren dört ay içinde; Askerî Yargıtay ve Askerî Yüksek İdare Mahkemesinin askerî hâkim sınıfından Başkan, Başsavcı, İkinci Başkan ve üyeleri ile diğer askerî hâkimler (yedek subaylar hariç) tercihleri ve müktesepleri dikkate alınarak;
a) Hâkimler ve Savcılar Kurulunca adli veya idari yargıda hâkim veya savcı olarak atanabilirler.
b) Aylık, ek gösterge, ödenek, yargı ödeneği, ek ödeme, malî, sosyal hak ve yardımlar ile diğer hakları yönünden emsali adli veya idari yargıya mensup hâkim ve savcılar, bunların dışındaki hak ve yükümlülükler yönünden ise bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihteki mevzuat hükümleri uygulanmaya devam edilmek suretiyle Millî Savunma Bakanlığınca mevcut sınıflarında, Bakanlık veya Genelkurmay Başkanlığının hukuk hizmetleri kadrolarına atanırlar. Bunlardan, emeklilik hakkını elde edenlerden yaş haddinden önce bu görevlerden kendi istekleriyle ayrılacaklara ödenecek tazminata ilişkin usul ve esaslar kanunla düzenlenir.
Kaldırılan askerî yargı mercilerinde görülmekte olan dosyalardan; kanun yolu incelemesi aşamasında olanlar ilgisine göre Yargıtay veya Danıştaya, diğer dosyalar ise ilgisine göre görevli ve yetkili adli veya idari yargı mercilerine dört ay içinde gönderilir.
F) Bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihte yürürlükte bulunan kanun hükmünde kararnameler, tüzükler, Başbakanlık ve Bakanlar Kurulu tarafından çıkarılan yönetmelikler ile diğer düzenleyici işlemler yürürlükten kaldırılmadıkça geçerliliğini sürdürür. Yürürlükte bulunan kanun hükmünde kararnameler hakkında 152 nci ve 153 üncü maddelerin uygulanmasına devam olunur.
G) Kanunlar ve diğer mevzuat ile Başbakanlık ve Bakanlar Kuruluna verilen yetkiler, ilgili mevzuatta değişiklik yapılıncaya kadar Cumhurbaşkanı tarafından kullanılır.
H) Anayasanın 67 nci maddesinin son fıkrası hükmü, bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten sonra birlikte yapılacak ilk milletvekili genel seçimi ile Cumhurbaşkanlığı seçimi bakımından uygulanmaz.



2.Bölüm


6771 SAYILI KANUN GEREĞİNCE BİRLİKTE YAPILACAK İLK TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ VE CUMHURBAŞKANLIĞI SEÇİMLERİNE İLİŞKİN TAKVİMİN BAŞLADIĞI TARİHTE YÜRÜRLÜĞE GİRECEK DEĞİŞİKLİKLER

A. Kuruluşu
MADDE 75- (Değişik: 17/5/1987-3361/2 md.; 23/7/1995-4121/8 md.; 16/4/2017-6771/2 md.)
Türkiye Büyük Millet Meclisi genel oyla seçilen altıyüz milletvekilinden oluşur.
C. Türkiye Büyük Millet Meclisi ve Cumhurbaşkanının seçim dönemi[10]
MADDE 77- (Değişik: 21/10/2007-5678/1 md.; 16/4/2017-6771/4 md.) 
Türkiye Büyük Millet Meclisi ve Cumhurbaşkanlığı seçimleri beş yılda bir aynı günde yapılır.
Süresi biten milletvekili yeniden seçilebilir.
Cumhurbaşkanlığı seçiminde birinci oylamada gerekli çoğunluğun sağlanamaması halinde 101 inci maddedeki usule göre ikinci oylama yapılır.
I. Cumhurbaşkanı
A. Adaylık ve seçimi[11]
MADDE 101- (Değişik: 16/4/2017-6771/7 md.)
Cumhurbaşkanı, kırk yaşını doldurmuş, yükseköğrenim yapmış, milletvekili seçilme yeterliliğine sahip Türk vatandaşları arasından, doğrudan halk tarafından seçilir.
Cumhurbaşkanının görev süresi beş yıldır. Bir kimse en fazla iki defa Cumhurbaşkanı seçilebilir.
Cumhurbaşkanlığına, siyasi parti grupları, en son yapılan genel seçimlerde toplam geçerli oyların tek başına veya birlikte en az yüzde beşini almış olan siyasi partiler ile en az yüzbin seçmen aday gösterebilir.
Cumhurbaşkanı seçilen milletvekilinin Türkiye Büyük Millet Meclisi üyeliği sona erer.
Genel oyla yapılacak seçimde, geçerli oyların salt çoğunluğunu alan aday, Cumhurbaşkanı seçilir. İlk oylamada bu çoğunluk sağlanamazsa, bu oylamayı izleyen ikinci pazar günü ikinci oylama yapılır. Bu oylamaya, ilk oylamada en çok oy almış iki aday katılır ve geçerli oyların çoğunluğunu alan aday, Cumhurbaşkanı seçilir.
İkinci oylamaya katılmaya hak kazanan adaylardan birinin herhangi bir nedenle seçime katılmaması halinde; ikinci oylama, boşalan adaylığın birinci oylamadaki sıraya göre ikame edilmesi suretiyle yapılır. İkinci oylamaya tek adayın kalması halinde, bu oylama referandum şeklinde yapılır. Aday, geçerli oyların salt çoğunluğunu aldığı takdirde Cumhurbaşkanı seçilir. Oylamada, adayın geçerli oyların çoğunluğunu alamaması halinde, sadece Cumhurbaşkanı seçimi yenilenir.
Seçimlerin tamamlanamaması halinde, yenisi göreve başlayıncaya kadar mevcut Cumhurbaşkanının görevi devam eder.
Cumhurbaşkanlığı seçimlerine ilişkin diğer usul ve esaslar kanunla düzenlenir.
B. Seçimi
MADDE 102- (Değişik: 21/10/2007-5678/5 md.) (Mülga: 16/4/2017-6771/16 md.)




[1] https://www.tbmm.gov.tr/anayasa.htm adresinden anayasa metni içerisindeki açıklamalardan uyarlanmıştır.
[2] https://www.tbmm.gov.tr/anayasa.htm adresinden güncel metne ulaşabilirsiniz.
[3] Bu maddenin “A. Genel olarak” şeklindeki kenar başlığı, 16/4/2017 tarihli ve 6771 sayılı Kanunun 6’ncı maddesi ile metinden çıkarılmıştır.
[4] Bu maddenin başlığı, “E. Sorumluluk ve sorumsuzluk hali” iken 16/4/2017 tarihli ve 6771 sayılı Kanunun 9’uncu maddesi ile değiştirilmiş ve metne işlenmiştir.
[5] Bu maddenin başlığı, “F. Cumhurbaşkanına vekillik etme” iken 16/4/2017 tarihli ve 6771 sayılı Kanunun 10’uncu maddesi ile değiştirilmiş ve metne işlenmiştir.
[6] Bu maddenin başlığı, “H. Türkiye Büyük Millet Meclisi seçimlerinin Cumhurbaşkanınca yenilenmesi” iken 16/4/2017 tarihli ve 6771 sayılı Kanunun 11’inci maddesi ile değiştirilmiş ve metne işlenmiştir.
[7] Bu maddenin “III. Olağanüstü yönetim usulleri” ve “A. Olağanüstü haller” şeklindeki kenar başlıkları, 16/4/2017 tarihli ve 6771 sayılı Kanunun 12’nci maddesi ile metinden çıkarılmış; başlığı “1. Tabiî afet ve ağır ekonomik bunalım sebebiyle olağanüstü hal ilânı” iken değiştirilmiş ve metne işlenmiştir.
[8] Bu maddenin başlığı, “A. Bütçenin hazırlanması ve uygulanması” iken 16/4/2017 tarihli ve 6771 sayılı Kanunun 15’inci maddesi ile değiştirilmiş ve metne işlenmiştir.
[9] Bu maddenin kenar başlığı, “I. Planlama” iken, 12/9/2010 tarihli ve 5982 sayılı Kanunun 23’üncü maddesiyle değiştirilmiş ve metne işlenmiştir.
[10] Bu maddenin başlığı, “C. Türkiye Büyük Millet Meclisinin seçim dönemi” iken 16/4/2017 tarihli ve 6771 sayılı Kanunun 4’üncü maddesi ile değiştirilmiş ve metne işlenmiştir.
[11] Bu maddenin başlığı, “A. Nitelikleri ve tarafsızlığı” iken 16/4/2017 tarihli ve 6771 sayılı Kanunun 7’nci maddesi ile değiştirilmiş ve metne işlenmiştir.

Öne Çıkan Yayın

DEM PARTİ MÜŞAHİDİ OL!

  İYİ BİR MÜŞAHİT NE YAPSA DAHA İYİ OLUR   İyi bir müşahit “müşahede altında olan ülkenin” tarihi seçiminde görev alacak sandık kurulu üyesi...